Hep söylerim aldığım eğitim ve terbiye büyüklerime laf atma, büyüklerimin sözünün üstüne söz söyleme hakkını vermiyor. Ülkemizin içinde bulunduğu zor günler içinde yapılan açıklamayı ülkesine, bölgesine ihanet olarak gördüğüm için okuyacaklarınızı yazmak zorunda kaldım. Kumluca Ticaret ve Sanayi Odası Başkanımız Sayın Murat H. Günay’ın yaptığı basın açıklamasını toplumun sinir uçlarına dokunacağı düşünülmeden yapılmış bir açıklama olarak görüyorum. Çünkü tarım durma noktasına gelmedi. Havalar iyice ısınıp ürünler artınca belki bu fiyatlar olmayacak. Böyle olsa bile ne olacağını bilip bilmeden insanları ürkütecek şeyler söyleme, açıklama yapma hakkı doğmaz. Geleceği ancak Allah bilir.
Evet domates fiyatları, beklenilenin biraz altıda. Bu fiyatlar her yıl bir sebze çeşidinde yaşanıyor. Biberde, patlıcanda, salatalıkta, kabakta veya domateste bir dönem mutlaka düşük fiyat yaşanıyor. Bu dönem domateste yaşanıyor. Biberler beklenileninde üstünde satılıyor. Bu bir tercih meselesidir. Domatesi tercih edenler kaybetti. Aslında kaybetmedi. Güz döneminde domatesten çok iyi para kazananlar oldu. Bakın fiyatlar yükselmeye başladı. Belki iyi para kazanacağımız günler gelecek.
Şimdi bir kaşık suda fırtına koparmanın anlamı yok. Tarım durma noktasına gelse bile, bir STK temsilcisinin böyle halkı galeyana getirecek açıklamalar yapmasına anlam veremiyorum. Başkanımın domates fiyatlarını düşük bulması normaldir. Bende ülkemizin yaşadığı onca kara günlere rağmen diğer sebze fiyatlarının bu fiyatlara kadar çıkmasını mucize denecek kadar beklenmedik buluyorum.
Ülkemizin içindeki ve dışındaki ihanet çetelerinin bir hesabı varsa üç kıtaya hükmetmiş, Yüce Allah’ın İlahi Emrini, Peygamberimizin Sünnetlerini çağlar ötesinden bu güne kadar getiren ecdatların evlatlarının oluşturduğu bu milleti koruyan kollayan Yüce Allah’ın da bir hesabı var. KUTSO Başkanım Murat H. Günay, Cumhuriyet tarihinde hiç sebze ihraç etmediğimiz bir ülkeye Kumluca’dan domates ihraç edildiğini biliyor mu?
Şunu açıkça yazmak zorundayım. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığından beri takındığı özgüven tavırları yüzünden Türkiye’nin bir yerlere gelebileceğini düşünen iç ve dış güçler, ülkemiz üzerinde oynadığı oyunlar bitmek tükenmek bilmiyor. Ülkemizin Güneydoğu sınırı ateş topuna döndü. Türkiye’nin en zayıf noktası Güneydoğu sınırıdır. Bunu çok iyi biliyorlar.
Muhalefet, ülkemizin bu hale gelmesini mevcut iktidarın sebep olduğunu düşünüyor. Herkes iradesinde özgürdür. Düşünebilir. Öyle olmuşsa bile iktidar öyle yaptı diye ülkemizi ve halkımızı satamayız. Çünkü başka vatanımız yok. Muhalefette, iktidarda bu vatanda yaşıyor.
Aslında ben bu konuyu yazmak istemiyordum.
Bu gün akıl verir gibi konular yazıyorum. Biliyorsunuz peş peşe patlayan bombalar var.
Terör ülkemize nerden giriyor. Suriye’den. Ankara’ya girmek için Antalya’nın batısından bile geçebilirler. Polislerimiz yol kesiyor. Ne soruyorlar, “Ehliyet ruhsat lütfen”
Sokaktaki çocuk bile konuşuyor. 20 ayrı plaka aranıyor. Çevirdikleri araç Finike’den Sarı Çizmeli Mehmet Ağa. Bu adamın eksiklikleri ile uğraşırken, yan taraftan araçlar vızır, vızır geçiyor. Kardeşim adamın kimliğini sor, tehlike yoksa bırak diğer araca bak. Sen masum vatandaşla uğraşırken terörist geçip gitti.
Tamam, ehliyet, ruhsat sorulsun. Bu günlerde değil. Bakın Nevruz Bayramı geliyor. Taaa ABD bile uyarıyor. Terör boş durmuyor. İşi sıkı tutsak, kuş uçurtmasak, acı olaylar yaşanmasa daha iyi değil mi? Benim anlatmak istediğim budur.