Öğrenciliğe başlamış olduğumuz yıllarda sabahları andımızı okuduktan sonra derse başlardık.Çocukta olsak andımızı okumak “Türk’üm ,doğruyum,çalışkanım,demek göğsümüzü kabartırdı.Çocuk olarak bilinç düzeyimiz yeterli olmadığı için andımızı okuyup geçiyorduk.Meğer,daha içten, gür sesle,haykırarak okumak gerekiyormuş.
İnsan olmak doğruluktan, çalışkan olmaktan geçiyormuş. Doğru olmak insanların kişiliklerini geliştir, tavırlarını değiştirir. Daha sonraki yıllarda çocukluk yıllarında okuduğumuz öğrenci andını yaşantımıza geçirmiş olduk. Yaşantımıza geçirmiş olduk. Yaşantımız sürecinde doğruluktan şaşmadıysak okuduğumuz öğrenci andının payı vardır.
Andın bundan sonrasında “ küçüklerinin korumak, büyüklerimi saymak vardır. Küçüklerin korunup, büyüklerin sayılması ahlak ölçülerinde ilk sırada olan hususlardır. Küçükler korunacak büyükler sayılacak olursa insan ilişkileri kendiliğinden bir güzellik kazanır. Küçüklerin korunması hoşlarına gider. Korunan küçükler korunmanın verdiği güvenle hırçın ve saldırgan olmadıkları gibi sakin ve geçimli olurlar. Çocukların tavırları uzlaşmadan yana olup, barışçı halleri sevecen yanlarıyla paylaşıma açıktır.
Büyükleri saymaya gelince sayılan büyükler sevgiye yatkın olacaktır. Saygı beraberinde sevgiyi de getirecektir. Sevince, sevilince hayat başkadır. Korunup, gözetilince hayat daha güzel yaşanır.
Andın devamında “yurdumu,milletimi,özümden “Yurdumu milletimi özümden çok sevmek” vardır.Yurt sevgisi olmaz ise yurdun kıymeti bilinmez.Yurtsuzluk perişanlığı ,sefaleti yaşamaktır.Suriye’den gelen sığınmacıların hali örnektir.Yurdumuz toprağımızdır.Toprağımız varlığımızdır.Toprakla hayat bulur,mutlu oluruz.Toprak cdanımıza can katar,yüreklerimiz yurdumuz için atar. 
Sonrasında millet olarak birbirimiz kucaklarız. Ortak bir amaç uğruna bir arada olduğumuz için milletiz. Milletin dertleri olarak birbirimizi sevmek, birbirimize yakın olmak işleri kolaylaştıracaktır.
Milletin değişik halklardan, değişik kesimlerden oluşması düşmanlık yaratmaz. Bir birine yakın, birbirini seven kişiler arasında kucaklaşmalar, kaynaşmalar, paylaşımda olacaktır.
Birlikte, beraber ve kardeşçe yaşamak zenginliği yaşamak doya, doya yaşamaktır. Andımızda bulunan “ülküm yükselmek, ileri gitmektir, sözü insanlarımızın ve toplumun beklentisidir. Yükselmeden ileri gitmeden olmaz. Yerinde kalmak, yerinde saymak dünya nimetlerinden uzak olmaktır. İleri gitmeyip, geride kalmalarda kısır döngü yaşanır, kısaca hayat yoktur.
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk bir yol açmış, bir hedef göstermiştir. Gösterdiği hedef çağdaş uygarlık ve çağdaş uygarlığın ötesine geçmektir.
Andımız; insan ilişkileriyle, yurt ve millet sevgisiyle, Atatürk aydınlığı ile bir bütündür. Bu bütünlük içinde bir bütün olarak varız. Bir bütün olarak yaşayan insanlarız. Türk olmanın genel özellikleri de bu bütünlük için de görülebilecktir.
Ne mutlu Türk’üm diyene ,sözü bağlayıcı ve pekiştirici olmanın bir ifadesidir.Etnik köken ayrımı gözetilmesi söz konusu değildir.
Farklı anlamlar çıkarmak konuyu farklı alanlara çekmek art niyetli yaklaşımdır.Art niyetli yaklaşımların sonu karanlığa çıkar,iç karartır.Art niyet taşıyıp,karanlığı yaşamak istiyorsanız kendi yalnızlığınızda yaşayabilirsiniz.Karanlığı yaşamak istemeyenler Atatürk’ün izinde Atatürk Türkiye’sinde ,Atatürk aydınlığında mutlu ve aydınlık yaşamak isteyeceklerdir.
Özlediğimiz ve beklediğimiz yaşamın kurulmasında andımızın belirleyici bir payı olacaktır.O nedenle andımız gururumuz olup,geleceğimiz için teminatımızdır.Sevgilerimle.

Cafer GÜNDOĞDU