Sevgili okuyucularım bu hafta sizlerle geçen haftalarda sosyal medyada bir kadının, yazar Hasan Ali Toptaş hakkında attığı bir tweet ile ortaya çıkan taciz ve cinsel saldırıya (yazar suçunu kabul edip kamuoyundan af dileyen bir açıklama yapmıştır) uğradıklarını bildiren 20 kadının ve onların bu ifşasına destek veren birçok tacize uğramış kadının seslerine ses olmak adına bir paylaşım yapmak istedim.
Kadın olmak bu coğrafyada çok zor bir durum. Kadınları önce ailesi, çevresi, eğitim, ekonomik ve kültürel yapı gibi birçok faktör kadının kendine güvenini yok etmeye ve bir erkeğin gölgesialtında yaşamaya meil etmesine neden olabilmektedir.
Hasan Ali Toptaş’ın yapmış olduğu taciz olaylarının sıcağı sıcağına paylaşılmayıp kadınların kendilerini suçlaması, sanki kendi hataları olarak kabul edip ailelerine, eşine, yakın arkadaşlarına bu olayı anlatamamalarında ve suçluluk duyarak kendilerini bir girdaba sokmalarında toplum olarak hepimizin suçu olduğunu kabul edelim. İçlerinden bir kadının bu yazarı ifşa etmeye cesaret edebilmesi ve diğerlerinin onu takip ederek suçluyu ifşa etmeleri takdir edilecek bir davranış olarak kayda geçmiştir.
Peki niçin bu kadınlar şimdiye kadar kendilerine yapılan tacizi saklama gereği duymuşlardı? Gelin hep birlikte bir kadının; tacizi, tecavüzü kendine saklamasının kimseyle paylaşamamasının nedenlerine bir bakalım…
Kaçımız çocukken şu sözlere maruz kalmadık ki:
‘‘Sen ne bilirsin küçük aklınla her şeye karışma, sus sana kim dedi konuş diye, büyükler her şeyin en iyisini bilir, sen düşünme o küçük aklınla, büyükler her konuda haklıdır.’’
Diye diye büyütülen kadınlar, her güç sahibi erkeğin ‘her şeyi ben bilirim saygın, güçlü bir birey olarak sana hükmediyorum.’ Söylemleri karşısında kadın, arkasında toplumun ve ailesinin desteğini alamadığı için bu söylemlerin doğal karşılandığı bir ortamda; patronun ve diğer bir statü sahibi olsun veya olmasın bir erkekle çalışırken bir tacize uğradığında ‘sorun çıkarmamak’ üzere yetişen kadınlar ki, ailesi tarafından öfkesinin gösterilmesine, sesinin çıkmasına izin verilmeyen, uslu söz dinleyen kız çocukları yetişkin bir kadın olduklarında kendisine tacizle yaklaşan otorite güç sahibi erkeklere ses çıkartmasını nasıl bekleyebiliriz?
Çocuklarınıza, ‘‘haydi git amcanın elini öp, dayın, abin, deden seni öpsün….’’ Gibi söylemlerle yetiştirilen öpülmek istemezken zorla öptürdüğünüz çocuğunuzun bir yetişkin olduğunda o büyük gördüğü, güçlü otoriteye de ses çıkarmasını ‘hayır’ diyebilmesini nasıl beklersiniz?
Hasan Ali Toptaş bir ilk değil, onun ifşa edilmesi ile birçok kadın yaşamış oldukları tacizleri anlatmaya başladılar. Sosyal medyada paylaşılan birçok ifşadan birini sizinle paylaşmak istiyorum; bir kadın ilk defa 12 yaşında tenis kursuna giderken taciz edildiğini ailesine bu durumu anlatamadığı için çok sevdiği tenisi bıraktığını ve ailesinin gözünde başladığı işi bitiremeyen maymun iştahlı bir çocuk olarak damgalandığını belirtmiş. Bunun gibi birçok acı hikaye var.
Bu ifşa olayı diğer tacize uğrayan ve ileride böyle bir durumla karşı karşıya kalabilecek bireyler için çok cesaret vericidir.
Artık ‘‘Sus konuşma, sen küçüksün bir şeyden anlamazsın, büyüklerin yanında konuşma onların her söyledikleri doğrudur. Büyüklerin yanlış yaparsa görmezden gel. Amcana, dayına, dedene öptür onlar senin akrabaların vb.’’ Söylemlerin yerini çocuğunuzun tüm duygularını ifade etmesini, sizinle her konuda konuşabileceğini büyüklerin de yanlış yapabileceğini belirtin.
Bunun yanında erkek ve kız çocuklarınıza; bir erkek ve bir kadının bir ortamda kahve içebileceğini, onunla muhabbet edebileceğini, insanca ikili ilişki kurabilmenin doğal olduğunu anlatın. Diğer yandanbir kadının bir erkekle kahve içtiği için, şiirlerini, kitaplarını beğendiği için ya da giydiği bir elbise için veya kendini rahat hissettiği bir giysi giydiğinde onun bir erkeğe karşı cinsel olarak yaklaşmadığıda bilinmeli ve toplum olarak öğrenilmelidir!!!
Sevgili okuyucularım her yazımda belirttiğim gibi çocuklukta bize dayatılan davranış ve söylemler yetişkinliğimizde karşımıza travmalar olarak sıralanmakta ve psikolojik olarak bizi hasta edebilmektedir. O yüzden hayatınızda yaşadığınız hiçbir şey için kendinizi suçlamayın. Tacize, tecavüze yeltenenlerin uykuları kaçsın ne zaman ifşa edileceğim korkusu hayatlarına hakim olsun. Biliyoruz ki ifşa çözüm değil ama ilk adım…
Tüm taciz ve tecavüz olaylarının faillerine verilen cezanın en ağır şekilde verilmesi ve uygulanması çok önemlidir.
Sevgiyle Kalın…
Klinik Psikolog Gülsüm Bircan
İnstagram: klnk.psk.gulsumbircan