Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bu ayın ilk haftasında televizyon kanallarında gösterilen evlilik programlarına ilişkin hutbe yayınlanmıştır.
Hutbenin içeriğinden söz etmek gerekirse evlenme programlarında aileye yönelik değerlerin istismar edildiğini, değerlerin ayaklar altına alınmasıyla aile kurumunun itibarsızlaştırıldığına değinilmiştir.
Yine bu yayınlarda aile mahremiyetinin çiğnendiği, aile kurumlarının günümüzde karşılaştığı tehlikelerin neler olduğu dile getirilmiştir.
Dişanet İşleri Başkanlığının konuya ilişkin hutbe ile devreye girmesi yerinde olmuştur. Zira, ortada ahlaka dair tartışmalı çok ciddi bir durum var.
Evlilik programlarının düzmece olduğu iddiaları, hiç bir eğitici niteliği bulunmadığı, üstelik aile kurumuyla ilgili değerlerin istismarı söz konusu olduğuna göre bu konular tartışmayı da beraberinde getirecektir.
Programa katılacak kişilerin önceden belirlendiği, onlara özel görevler verildiği de söylentiler arasında. Bu kişiler kendilerine verilen rolü en iyi şekilde oynamaya gayret edecektir. Burada amaç seyirci ve izleyiciyi oyalamak, onların ilgilerini çekerek en yüksek düzeyde televizyon izlenmesini sağlamaktır.
Ortada maksatlı ve içerikten yoksun yazılmış bir metin vardır. İlgi çekici bir durum yaratılacak seyirci ve izleyici televizyon ekranlarına bağlanacaktır. Metin bu şekilde yazıldığı için yalan ve yanlışlara da yer verilmiştir. Kavga çıkarılacak taraflar sansasyon yaratmak için birbirlerine girecek, ağıza alınmayacak bazı küfürler havada uçuşacak, izleyici ve seyirci şaşkın şaşkın izlemeye ve seyretmeye devam edecektir. Sonuç reytingleri tavan yaptırmaktır.
Bir program bu kadar nitelikten yoksunsa insanları yozlaştırmaya müsaitse, seyirci kalmayarak ya demokratik bir tepki verilmeli ya da Radyo ve Televizyon Üst Kurulunca daha nitelikli bir programa dönüştürülmesi için gereken uyarı yapılmalıdır.
Yazılan metin gereğince programa muhafazakar kesimden başı bağlı bir kız çıkarılmakta, bu kız o kanaldan bu kanala dolaştırılmaktadır. Böyle bir görüntü verilmesi inanç açısından konuyu başka bir boyuta sokmaktadır. Ahlaken toplumumuza ters gelen bir durumdur.
Tabiri caiz ise aynı anda bir kaç erkeği idare edip, yeşil ışık yakan genç kız izlenimi de program dahilinde izleyiciye yansıtılmakta. Peki buna ne denir? Erkek adayların ise yılışık halleri, genç kızlarımızın dugularının suistimal edilmesine imkan veren hal ve haraketlerine ne demeli?
Romen kızlarımızın sahneye çıkarılıp göbek attırılması, kıvırtmaları toplumumuzun bazı kesimlerini küçümsemek, onlarla alay etmek anlamına gelmiyor mu?
Televizyon ekranına çıkıp görüntü vermek, bu şekilde tanınmak, kendini göstermek isteyenler olacaktır. Bunların kendi yeteneklerini gösterebilecekleri başka programlarda vardır.
Aile kurumu toplumun bel kemiğini teşkil eder. Aile kurumunun sağlığı ve sağlamlığı toplumun sağlığı ve sağlamlığıdır. Evlenmeler aile kurmak içindir. Yalan yere evlenme olmaz. Evlenmeler sevgi esasına dayanır. Şakaya gelmez. Ciddiyet, samimiyet, özveri ister.
Bu şekilde evlilik programlarının yapılması işin sulandırılmasıdır. Sululuk ve soytarılık aile kurumlarında ve toplumda depremler yaratacaktır.
Büyük depremlere maruz kalmadan toplumu, birlik ve dayanışma içinde tutan, dostluk, dürüstlük, ilgi, sevgi samimiyet, vefa gibi değerlerin öne çıkarıldığı programlar yapılmalıdır. Böyle programların eğitsel yanı olduğu gibi manevi yönden kişilerin güçlü olmalarına katkı sağlayacaktır.
Daha büyük depremlerin, daha büyük yıkımların yaşanmadığı bir toplum hepimizin hakkıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı ve Radyo Televizyon Üst Kurulunun bu tarz programlara seyirci kalmamalarını diliyoruz.
Tek düşüncemiz var; insanca yaşamak. Hakkımız değil mi? Hadi Hayırlısı…