Ahmet Kutlu hocamızın vefatının birinci yıl dönümünde bir yazı yazmak istedim ama bir türlü cesaret edemedim. Elim tuşlara zor gitti. Onun içinde vefatının hemen arkasından 01 Mayıs 2015 tarihinde yazdığım yazıyı aynen yayınlama gereği duydum.
Mekanın Cennet olsun Ahmet Hocam….
İşte 01 Mayıs 2015 tarihli yazım;
GÜLE GÜLE HOCAM MEKÂNIN CENNET OLSUN
Belki 15 – 16 yıldır devam eden köşe yazma işimde belki en zor yazımı yazmak üzere oturdum bilgisayarın başına. Hocamız, ağabeyimiz, duayenimiz Ahmet Kutlu hocamızı kaybettik. Elbette zor bir yazı ama yazmalıyım.
Ahmet Abi ile yıllarca rakip gazetelerde yazdık. Her insan gibi bizimde fikirlerimizin uyuşmadığı çok anlar oldu. Ayrı ayrı düşündük bazı konularda. Ama onunla hiçbir zaman abi kardeş ilişkisini bozmadık. O benim 1958’li yıllarda ilkokuldayken tanıdığım Ahmet Abim olarak kaldı. Her gördüğümde ve ortamda mutlaka elini öpmeye çalıştım.
Evet, 1958 yılında ben ilkokul 3’üncü sınıf için Kumluca İlkokuluna geldiğimde o da Aksu Öğretmen Okulunda okuyordu ve ara sıra Kumluca’ya geldiği zamanlar tanımıştım onu. Daha sonra 70’li yıllarda ben Finike Orman İşletmesine Memur olarak girdiğim zamanlar oda orada öğretmendi. O zamanlar memurlar belli yerlerde otururdu. Bizde o vasıta ile sık sık görüşürdük. Aradan yıllar geçti Kumluca’da tekrar beraber olduk.
Ben Kumluca’ya muhasebe bürosu açtım. Oda emeklilikten sonra tekrar öğretmenliğe dönmüştü. Sonra emekli oldu ve gazeteyi kurdu. Yukarıda belirttiğim gibi ben başka bir gazetede yazıyordum. Yazı yazma işini 2012 yılı ilk aylarında bıraktım. Eylül 2012 ayında İstanbul’da iken Kumluca’ya Rüzgâr Enerji Santralı çalışmaları için bir haber okudum. Onun üzerine bir yazı yazdım ve o yazıyı köşesinde kendi yazısının içine yayınlamasını için Ahmet Abiye gönderdim. Telefonla aradı ve “Turgut Eken, bu benim yazının içinde yazılacak gibi bir yazı olmamış, bu tam bir köşe yazısı olmuş. Bunu senin adına bir köşe olarak yayınlatıyorum. Bundan sonrada yazmak istersen aklına geldikçe yazarsın. Bu gazetenin kuruluşunda emeğin vardır, burası senin evindir.” dedi ve o gün bu gündür ben de Batı Antalya Gazetesi yazı ailesinin içine girdim.
Ahmet Hocamın benim belleğimde silinmeyecek bir öğretmen olarak en önemli sözü “35 yıl öğretmenlik yaptım, hiçbir gün öğrencilerimin karşısına traş olmadan çıkmadım.” sözü idi.
Sözü fazla uzatmadan Ahmet Hocamı anlatan ve kayda değer bulduğum iki kişinin anlatımı ile bitirmek istiyorum yazımı.
Oğlu İnanç Kutlu kardeşimiz babası için şöyle diyor; “Hayatı dolu dolu yaşadı. Ama hiçbir zaman bu yaşamayı ailesinden ayrı yapmadı. Hep ailesiyle birlikte yaptı.”
Osman Acar kardeşimiz Facebook’ta hocamla ilgili bir mesaj yayınlamış. Ahmet Hocamın yaşamını çok iyi anlattığına inandığım için aynen yayınlıyorum.
İşte Osman Acar’ın mesajı; “Sevgili hocam nurlar içinde yat. Bu çukurun alışık olmadığı ama olması gereken şeyleri yaptığında çok garip karşılandığın zamanları daha dün gibi hatırlıyorum... İçinden geldiği gibi, gayet doğal olan ama kimsenin yapmak isteyipte, toplum ne der diyerek içine attığı şeyleri, olması gerektiği gibi yaşayarak ve yaparak içimizdeki çekingenlik duygusunu yıktın.. Ben sizin için hep işte gerçek hoca bu dedim ve hep diyeceğim. Sizi asla unutmayacağım, minnetle anacağım.”
Ruhun şad, mekanın cennet olsun Ahmet Hocam..