Bugün güleç yüzlü Osman Yağmurdereli'nin doğum günü. Onu bir kere daha biyografisi ile analım...
*
O severek izlediğimiz pek çok dizinin yapımcısı. Başarılı işlerinin yanında, oyunculuğunu pek beğendiğimiz nice ismi keşfeden adam. Daha da öncesine gidersek, sesiyle dinleyenlerini mest eden bir şarkıcı…
Özellikle onunla birlikte tanınan “Bir Bir Biri Birilerine” şarkısını dinleyerek analım mı bugün onu…
Dinlemek isterseniz diye linkini şuraya bırakıyorum…
Dinlemek için tıklayınız.
Seni ölüm yıl dönümünde sevgiyle anıyorum Osman Yağmurdereli…
Ruhun bir kez daha şad olsun!
Çocukluğu ve eğitim hayatı
Osman, 6 Şubat 1953’te, Trabzon’da, Selma ve Zeki Yağmurdereli çiftinin oğlu olarak dünyaya geldiğinde ailesi, ona, “Osman Gazi” adını verdi. Osman doğduğunda babası Zeki Yağmurdereli, Demokrat Parti ve Adalet Partisi kurucularından 12. Dönem Trabzon Milletvekili idi. “Faik Levent” adında bir abisi ve “Nesime Yasemen” adında bir ablası olan Osman’ın ilk çocukluğu Trabzon’da geçti…
Osman, eğitim hayatına Trabzon Kurtuluş İlkokulu’nda başladı. Babasının milletvekilliği görevi sebebiyle Ankara’ya taşındıklarında ise 3. Sınıfı bitirmişti. İlkokulu, Ankara’da, Kavaklıdere İlkokulu’nda tamamladı. Ortaokul ve lise eğitimi için de, Namık Kemal Lisesi Yenişehir Koleji’ndeydi. Üniversite tercihinde de Ankara’dan ayrılmadı. 1973’te Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Bölümü’nden mezun oldu. Yaşamını notalarla şekillendirmeye başladı…
Notalarla İstanbul
Osman, mezuniyetinden sonra bir süre öğretmenlik yaptı. Ancak onun yolu uzun ve renkliydi. Sanat yaşamı 1975’te sahnelerle başladı. Yorumcu sanatçı olarak başladığı sanat çalışmalarında, gece kulüplerinde sahne aldı. Ankara gazinolarında attı ilk adımlarını. Ancak burada uzun kalmayacak, onun notaları İstanbul’da hayat bulacaktı…
Şarkıcı Faruk Tınaz yakın arkadaşıydı ve Osman’ın da İstanbul’a gelmesi konusunda ısrarcıydı. “Sürünmek, her yerde sürünmektir” diyordu. 26 yaşındaydı Osman. Gündüzleri kolejde öğretmenlik yapıp akşamları şarkılarını söylüyordu. Bir yandan arkadaşının söyledikleri de aklına yatmaya başlamıştı. Askere gitti ve dönüşünde yataklı bir trene atlayıp yönünü İstanbul’a çevirdi. Yolculuğu böylece başlamış oldu…
Şişli’de bir evde, Faruk Tınaz ve Kamil Sönmez ile birlikte yaşamaya başlamıştı. Şenay Düdek’e verdiği bir röportajında bu günleri anlatırken şöyle diyecekti:
“… Küçücük bir oda! Allah bana yardım etti. Benim inancım çok fazla. 30 yıldır pek çok insana iş verdim, hizmet ettim. Sayemde kat, yat, araba sahibi olanlar var. Bana onların hayır duaları yeter. Neyse, sonra İzmir Fuarı Akasyalar Gazinosu’na girdim. İşler iyi gitmedi. Cep delik, cepken delik… Kara kara düşünürken o dönemin parlak solisti Vahdet Vural aradı. Boğaziçi Gazinosu’nda iş teklif etti. Ben 35 bin isterken, onlar 50 bin verdiler. Tabii Vahdet sayesinde... Ardından hiç işsiz kalmadım. Gülizar, Doğanay, Este, Astoria gibi bütün gece kulüplerinde çok tutuldum o yıllarda.”
Parlamıştı artık, işleri iyi gidiyordu. Bir süre sonra evlerine Asım Erken de katılmıştı. Sık sık televizyonda görünüyorlardı, eğlence dünyasının bir parçası olmuşlardı. Televizyonda görünmeye alışık olan bu başarılı genç, gün gelecek ses getiren dizilerin yapımcısı olacaktı. Biraz daha zaman vardı…
(Klipten bir görüntü)
Bir Bir Biri Birilerine
Şarkıyı hepimiz biliyoruz sanırım. İşte Osman Yağmurdereli, bir zaman sonra bu şarkı ile anılır oldu. Nişan Yüzüğü ve Sarışın adlı iki albüm çıkarmıştı; ama ondan hep bir Kıbrıs şarkısı olan “Bir Bir Biri Birilerine” ve “Eller Eller” isteniyordu…
Osman Yağmurdereli evlendi
Osman ve Esin (Atasoy), Esin’in abisinin düğününde karşılaştı. Esin, Ulaştırma Bakanı Veysel Atasoy’un kız kardeşiydi ve o dönem İş Bankası’nda Müdür olarak çalışıyordu. 1986’da tanıştılar ve evlendiler. Tanışmalarını Esin Hanım verdiği bir röportajda şöyle anlatacaktı yıllar sonra:
“Ağabeyimin düğünüydü. Osman, şarkı söylemeye gelmişti Kamil Sönmez’le beraber. Üzerimde gece mavisi bir elbise vardı. Osman bayılırdı o renge. Hayatımda ilk defa saçımı kısacık kestirmiştim. Osman beni görmüş. Arkadaşım olan Zeynep Özal’ın yanına gitmiş ve demiş ki ‘Zeynep bak parmağında yüzük yok. Git konuş ben bu kızı istiyorum.’ Günler geçti Osman peşimi bırakmadı. Bir gün bankada çalıştığım esnada ikizim Füsun geldi. Füsun bankaya girdi bir telaşla ‘Esin, Osman Yağmurdereli seni istiyor’ dedi. Beni aldı mı bir gülme... O güne kadar hep ağabeyimin yanında, protokolün içinde, ağır olmam gereken ortamlarda bulunmuşum. ‘Aaaa bir şarkıcı benimle evlenmek istiyor. Ay o ne okuyordu, ne şarkıcısıydı deyip küçümsedim.’ Yarım saat güldüm. Bankada müşteriler bana baktı. Sonra ağabeyimden izin istemiş benimle buluşmak için. Buluştuk. Altı ay sonra falan isteme oldu. 1986 senesinde evlendik.”
Daha önce bir evliliği olmuştu Esin’in. Aslında kalbi acı dolu bir kadındı. Kayseri Lisesi’nde okuduğu dönemlerde yine bir düğünde onu görüp beğenen ilk eşiyle evlendi. Oğulları Tolga’yı evliliklerinin dokuzuncu ayında aldı kucağına Esin. Ancak oğulları henüz 2 yaşındayken bir tatil dönüşü geçirdikleri trafik kazasında, olay yerinde kaybetti eşini. Tolga’ya babasının ölümü okul zamanı gelene dek söyleyemediler. Öğrendiğinde de kısmi felç geçirdi Tolga. Zaten kalbi acıyan Esin’in, ciğeri de yanacaktı. Abisiyle Devrek’teki Baston Festivali’den Ankara’ya dönerken geçirdikleri trafik kazasında da babasının ardından oğlunu uğurlarken, Tolga sadece 9 yaşındaydı. Ve o gün, Anneler Günü idi…
Yine aynı röportajda bu konu ile ilgili şöyle diyordu Esin Hanım:
“Ondan sonra çok isyan ettim, intihar etmeyi düşündüm. Ama inancımız sağlam Allah’a şükür. Dualarımla, ibadetlerimle o düşüncelerden kendimi hep sıyırdım. Evlat farklı bir şey... Hayata bir şekilde dönüyorsunuz; ama o ateş hep yanıyor içinizde, hep eksiksiniz.”
Bu acının üzerine onunla evlenmek isteyen Osman’a, Semra Özal “Semra Hanım da “Esin’i çok severim ama onu üzmeyeceksin, çok büyük acılar geçirdi” uyarısında bulunmuştu…
Evlilikleri güzeldi. Osman, bu dünyadan göç edene dek de sürecekti. Çocukları olmadı. Aslında olsun istiyordu; ama hep düşük ile sonuçlandı. Hatta Esin, bir gün tepesi attığında Osman’a, “Ya Osman, sen beni boşasana. Bak çocuğum da olmuyor” dedi. Gözleri fal taşı gibi açılan Osman, “Karıcım, sen delirdin mi? O nasıl söz, sen benim ilk göz ağrımsın!” diye cevaplamıştı onu. Esin’in oğluna duyduğu özlem hiç dinmedi. Aslında ona iyi gelen belki de bu evlilikti…
Oyunculuk yaptı
Osman Yağmurdereli, şarkılarıyla sevilen bir isim olmuştu. Bunun yanında, 1984’te, “Karımı Gördünüz mü?” adlı sinema filmi ile oyunculuğa da adım attı. 1989’da, döneminin sevilen TRT dizilerinden “İz Peşinde”de hayat verdiği “Komiser Esat” karakteri ile oyunculukta da yıldızı parlamıştı.
Bu arada dizi film sektörü için de bulunmak ilgisini çekmişti. 1988’de “Yağmur Ajans” adını verdiği yapım şirketi kurarak yapımcılığa soyundu. Yağmur Ajans’ın kuruluşunu, Şenay Düdek’e verdiği bir röportajda şöyle anlatıyordu Osman Yağmurdereli:
“TRT Genel Müdürü olan Yücel Yener 1988 yılında Ankara Televizyonu’nda müdür yardımcısıydı. Ziyaretine gidip ona akıl danıştım. Çünkü artık başka işler yapmak istiyordum. Asım butikçilik, inşaatçılık gibi pek çok iş yapmış ama batmıştı. Ben bu işlere zaten yabancıydım. Bana "TRT dışarıya iş verecek, yapımcı ol" dedi. Tunca Toskay Genel Müdür’dü. Bu arada ben ‘Kıbrıs’ta Vuruşanlar’ diye bir diziye de başlamıştım. Yapımcımız da Özer Film’in sahibi Enver Özer. Çok dürüst, sevecen biri; ona ortaklık teklif ettim. ‘Samanyolu’ ilk işimizdi. Fakat yönetim değişti. Cem Duna Genel Müdür, Serpil Akıllıoğlu Daire Başkanı oldu. Dizi denetimden geçti. Yönetmen Kartal Tibet’di. O zaman işsizdi. Ona iş vermekle kalmadım, şirkete de ortak ettim. İşte Yağmur Ajans böyle doğdu.”
İlk işi, Kerime Nadir’in “Samanyolu” eserini TRT için dizi haline getirmek olmuştu. “TRT’ye nankörlük yapmadım ama Star’a da ‘Evdekiler’i yaptım. Bu benim özel kanallarla ilk işimdi ve çok tuttu.” diyordu yine aynı röportajın devamında. Birçok televizyon kanalına dizi üretti Yağmur Ajans ile. Pek çok oyuncuyu keşfetti.
1998’de “Marziye”, 1999’da “Yılan Hikâyesi”, 2000’de “Benim İçin Ağlama”, 2001’de “Aşkım Aşkım”, “Dedem, Gofret ve Ben”, 2002’de “Kınalı Kar”, “Pembe Patikler”, 2003’te “Serseri”, 2006’da “Karagümrük Yanıyor”, “Karınca Yuvası” gibi sevilen pek çok diziyi seyircisiyle buluşturdu.
Meslekte ipuçları
Osman Yağmurdereli, yine Şenay Düdek ile röportajında meslek sırrını da veriyordu:
“Bir senaryonun tutması için 5 faktör var. Bunlar doğru senaryo, cast, prodüksiyon, yönetmen ve izlenebilir doğru kanal. Bu 5’ini bir araya getireceksin ki iyi olsun her şey.”
“Devlet Sanatçısı” unvanına da layık görülen Osman Yağmurdereli, başarılı işlerinin karşılığı olarak “Altın Kelebek En İyi Yapımcı Ödülü”nü de 5 yıl üst üste almıştı…
(Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile)
Siyasi yaşamı
Babasının mesleği dolayısıyla Osman Yağmurdereli zaten siyasetle iç içe büyüdü. O da bir gün siyasetin içinde aktif olarak bulunacaktı. 22 Temmuz 2007’de yapılan seçimlere, AK Parti’den İstanbul 2. Bölge Milletvekili Adayı idi ve 23. Dönem AK Parti İstanbul Milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girdi. Bunun yanında Osman Yağmurdereli, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyeliği de yaptı.
Osman Yağmurdereli öldü
Osman Yağmurdereli’ye bağırsak kanser teşhisi konmuştu. Bir yandan tedavisi devam ederken, bir yandan da işlerine devam ediyordu. Milletvekilliği görevini bırakmadı. Esin Hanım bir röportajında şu detayı da anlatıyordu: “Kemoterapi alırdı, yine gider çalışırdı. Tayyip Bey’i çok severdi. ‘Nasıl bırakırım onu’ derdi.”
11 Temmuz itibarıyla safra yollarında oluşan enfeksiyon sebebiyle, Kadıköy Acıbadem Hastanesi’nde tedavi görmeye başladı. 1 Ağustos’ta 05.30 sularında solunum yetmezliği sebebiyle de yoğun bakıma alındı. Ancak Osman Yağmurdereli’nin vücudu daha fazla dayanamadı. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Keramettin Şar, ''Çoklu organ yetmezliğine giren ve yapay solunum desteği gören hastamızda 02.00 sıralarında kalp durması gelişti'' ifadesini kullanırken, Osman Yağmurdereli’nin 02.25’te hayata veda ettiğinin bilgisini verdi.
Eşi Esin Hanım ise, bugünü verdiği bir röportajda şöyle anlatacaktı: “Bir gün yoğun bakıma yanına girdim. O kadar iyiydi ki... Konuştuk şakalaştık, onu sevdim, öptüm, kokladım. Dışarı bir çıktım, ruhunu teslim etti. Ben onunla vedalaşmışım bilmeden.”
Geride tüm çalışmalarını bıraktı. Sevilen dizileri, güzel sesi, gülen yüzü ile bir Osman Yağmurdereli geçti bu dünyadan…
İyi ki…