Bildiğiniz gibi Mübarek Ramazan ayı içindeyiz. Bu vesile ile Ramazan ayının hayırlı olması dileklerimle başlamak istiyorum yazıma.
Bunun içinde daha çok çocukluğum da geçen günler geldi aklıma. Bunun içinde Çocukluğumda geçen ramazanları bunun için yazıp sizlerle paylaşmak istedim.
Bunu içinde Finike ortaokulunu bitirdiğim 1965 yılı sonuna kadar gördüklerimi ve unutmadığım Ramazan anılarını 3 bölümde sizlerle paylaşmak istiyorum.
1- Köy anıları, 2- Kumluca Merkez Anıları, 3- Finike anıları.
1- Bilindiği gibi yöremizde köyler çok dağınıktır. Benim Köyüm Karacaören köyüdür. Karacaören köyü 24 mahalleden oluşur. İnsanlarda saat falan olmadığı için vakitler bazı doğa hareketlerinden anlaşılırdı. Hava açık olduğu zamanlar bu işi anlamak kolay olurdu. Ama havanın kapalı olduğu zamanlar biraz zor olurdu ama insanlar bir birini haberdar ederlerdi. Ayrıca zaman daha çok horozların ötmesi ile belirlenirdi.
Gece sahurların en vazgeçilmez yiyeceklerinden birisi olan bizim tabirimizle hoşaf, şimdilerdeki adı komposto. Diğer yemekler ise çoğunlukla hoşafla beraber yenilen Pilav veya makarnadır. Pilav bulgur pilavı olur. Makarna ise daha çok el kesmesi Makarna olur. Hele yufka ekmeğin üzerine şekerli su sıkılarak yapılan makarna türü ise çocukların gözdesiydi.
Cami Olmadığı için mahallelerde namaz kıldırabilen birisi varsa uygun evlerde olurdu.
2- 1958 yılı ekim ayında İlkokul 3 ncü sınıfta okumak üzere Kumlucaya geldim. Kumluca Merkez o zamanlar 4 mahalle idi. Bunlardan en toplu olan eski cami mahallesi ve bağlık mahallesinin Eski camiye yakın bölümü.
Burada unutamadıklarım;
Hayatımda ilk kez Ramazan davulu, topu ve pidesi ile burada karşılaştım.
a- Ramazan Davulcusu Alihsan isminde bir amcamızdı. O çok güzel manilerle bütün evleri gezerdi. O zamanlar ayrı haneler olan 3 katlı 2 bina vardı. İki katlı olan binalar dubleks di. Her eve geldiğinde evin beyine göre mani okurdu. Hiç unutamadığım başlangıç ve bitiş manisi şöyleydi.
Bizim eve gelince ;
Besmeleyle çıktım yola,
Selam verdim sağa sola
iki gözüm Süleyman abim
Ramazanınız mübarek ola.
Bahşiş işi ise belli günlerde olurdu. O günde son mani olarak,
Şekerim var ezilecek
Has Tülbentten süzülecek
Çok Bekletme Süleyman abim
Çok yerim var, gezilecek. (Süleyman Babamın adı.)
b- İftar saatlerinde ise eski Caminin yanında bulunan ve halen duran mini parkın olduğu yerde ski Cami Müezzini Berber ali Lakaplı Ali Karakuş amca Ramazan topu atardı. Önce iki defa havaya maytap atar, ondan sonrada büyük topu patlatırdı. Oruçlarda bu topa göre açılırdı.
c- Tabii biz köyde Pazar ekmeğini yufka ekmeğine katık yaptığımız için burada Ramazan pidesi bana çok keyifli gelirdi. Tabii bizim pidemiz evimize en yakın Kara Mehmet in fırınından olurdu.
3- Finike de Ortaokul sürem olan 1961 – 1965 döneminde ise hiç hatırımdan çıkmayan Finike merkez camiindeki Müezzin Tevfik amca idi. Tevfik amca caminin yanında bulunan zeytin ağaçlarından zeytin toplar ve kurardı. O zeytinleri ramazan ayında kullanırdı.
Şöyle; İftar camide açılırdı. İftara gelenler bir pide alır gelirdi. Caminin en arka kısmında sofralar oluşturulur, Zeytinler tabaklara konurdu. O pide ile zeytin O kadar lezzetli olurdu ki doyum olmazdı. (Tabii pideler bu günkü pideler değil.)
İftarlarda en müdavimler Köylerden gelen öğrenciler olurdu. Çok hızlıca ve bolca orada yediğimiz iftar pide ve zeytini aynı zamanda bizim akşam yemeğimiz olurdu. Ne kadar çok yediğimizi buradan anlayabilirsiniz.
Bu iki ilçede müşterek gördüğüm en önemli olay ise Ramazan aylarında Lokanta ve Kahvehanelerin camlarına gazete veya Portakal kasalarında kullanılan ambalaj kağıtları kapatılırdı.
Aklıma geldi sizlerle gördüğüm bu anıyı paylaşmak istedim.
İDRAK ETMEKTE OLDUĞUMUZ RAMAZAN AYINIZ HAYIRLARA VESİLE OLSUN…..
HOŞÇAKALIN, DOSTÇA KALIN, ANILARLA KALIN…