Geleneklerimizi  göreneklerimizi yaşatmamız gerektiği inancı ve Geçmişini bilmeyen geleceğini göremez düşüncesi ile ara sıra bu satırlarda bu konulara da yer verme gereği duyuyorum. 

Son yıllarda bazı geleneklerimizi çarpıtarak başka şekillerde kullananları görünce de üzülüyorum. Önce Arabaşı (Ara aşı) çorbasını anlatayım ve sonra üzüntülerimi dile getireyim.

ARABAŞI (ARA AŞI) ÇORBASI

Türklere has bir çorbadır. Çorbanın özelliği ekmek ile birlikte değil, beraberinde Mısır unundan yapılan hamur yutularak yenmesidir. Adında olduğu gibi Arap'larla ilgili bir yemek değildir. Yemek saatlerinde değil öğün arasında yenildiği için  "Ara aşı" denilmiş ve bu isim zamanla değişerek 'arabaşı' halini almıştır. Çorbası ile hamuru birbirinden ayrılamaz bir yemek olan arabaşı bilhassa uzun kış gecelerinde insanların çorba içme bahanesi ile  bir araya gelerek sohbetle eğlenmesini sağlar.

 İlk örnekleri keklik etiyle, sonraki örnekleri horoz etiyle yapılan bu çorba, soğuk geçen kış akşamlarında misafirle birlikte yenmekte, yalnızca un, su ve biraz da tuz eklenerek Mısır unundan pişirilen hamur, çorbayla yutularak tüketilmektedir. Maliyeti çok düşüktür. Bu sebeple de diğer Anadolu yemeklerinde de olduğu, gibi arabaşı da bir zamanların yoksul Anadolu halkının pratik zekasını temsil eder. Çorba, tavuk, hindi veya av kuşlarının eti, tereyağ, un, salça ile bol acılı yapılarak piştikten sonra limon ve kırmızı biber veya karabiber eklenir. Soğuk gecelerin vazgeçilmezidir. Eskiden çorbası aynı tastan ortak olarak içilirdi ve çorbaya hamuru ilk defa düşüren kişinin evinde bir sonraki arabaşı yapılırdı.

Arabaşı çorbasını ilk yapan aşçının Türkmen Murtaza usta olduğu rivayet ediliyor.

Çorba içildikten sonra insanlar çeşitli oyunlar oynayarak vakitlerini geçirmekte ve eğlenmektedirler.

                Böyle bir geçmişe ve özelliğe sahip Türk geleneğinin günümüzde düğün, mevlüt, bişi yemeklerinde aslına uygun olmadan yapıldığını görmek kültür sevdalısı insanları ister istemez üzüyor. Kültürler amacına uygun olarak yaşatılmalı. Ara Aşı çorbasını Arapaşı çorbasına çevirdiğimiz gibi, tüketilme şeklini de böyle alelusul hallerle ve aslına ve mantığına uymadan yapmak o kültürün kaybolmasına neden olur.

                Kültürümüzü kaybetmeyelim.

                “Tarihini Bilmeyenin Coğrafyasını başkası çizer, Kültürünü Bilmeyenin kültürünü başkası yönlendirir, Geçmişini bilmeyen geleceğini göremez.” Diyor saygılar sunuyorum.

                  HOŞÇA KALIN, DOSTÇA KALIN, KÜLTÜRLE KALIN……