Kemer Göynük Değirmendere Mezarlık mevkiinde 24 Temmuz 21.00’ de başlayan orman yangını Antalya Orman Bölge Müdürlüğü ve bağlı birimlerin karadan ve havadan müdahalesi ile kontrol altına alındı.
Antalya merkezinden havanın kararmasıyla çıplak gözle izlenebilen yangın Likya Yolu ile sahil şeridi arasında kalan yerleşimin yoğun olmadığı bir bölgede. Kayalık ve dik bir yamaç oluşu müdahaleyi zorlaştırsa da kurumlar iki yıl önce yaşanan Manavgat yangınından gerekli dersi çıkartmış, canla başla yeşil vatanı müdafaa ediyor. Ülkemizin dört bir yanından gelen yangın haberlerini gördükçe küresel ısınmanın artan olumsuz etkilerini önlemek için bireyler ve devletlerin artık daha ciddi önlemler alması gerektiği gerçeği yüzümüze bir tokat gibi çarpıyor.
Biz, kurduğumuz yapay çevrelerde, yapay tüketim alışkanlıkları ile yaşayarak doğadan uzaklaşarak ve doğanın işleyişinden bihaber yaşıyoruz. Şehir yaşamının dayattığı, doğayla uyum sağlamayan tüketim alışkanlıklarını kontrol etmek ve zararlarını azaltmaya çalışmak yerine; daha fazlasını tüketmek için tahrip etmekten ve yok etmekten vazgeçmiyoruz.
Bu, dünyanın hızlı ve fazla ısınması, sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde seyretmesine ve yaz mevsiminin uzamasına neden oluyor. Hava sıcaklığının artması havadaki ve ağaç gövdelerindeki nemi azaltarak yanma özelliğini maalesef arttırıyor. Böylelikle yazları sıcak ve kurak geçen Akdeniz kıyı ormanlarında, özellikle temmuz ve eylül ayları arasında doğal yangınların çıkma riski daha daartıyor.
Ormanlarımıza şehirden uzaklaşıp vakit geçirilecek alanlar gözüyle bakmakla büyük haksızlık yapmış oluyoruz. Orman bizler için hayati bir kaynak. Yaşamsal gerekliliklerimizi yani hava ve suyu biz görmeden sessizce üretip paylaşıma sunuyor.
Nefes almamızın yanı sıra kullanılabilir su kaynaklarının sürekliliğini sağlayan ormanlarımız; tarım alanlarında kullanılan suyun başlıca kaynağı, beslenmemizin ve gelecek nesillerimizin yaşam garantisi.
Sadece insanlar için değil her canlının yaşamının devamı için ormanların önemi büyük. Şahit olmasak ta bir çok yaban hayvanı ormanda mükemmel işleyen bir yaşamı paylaşıyor. Artan hava sıcaklığı sadece yangınları değil bu muhteşem ekosistemin bozulmasını da tetikliyor. Yangın haberlerinde hareket kabiliyeti düşük olduğu için alevlerin arasında kalıp can veren tavşan, kaplumbağa gibi küçük hayvanlar ve yangından kaçan geyik, ayı gibi büyük hayvanların besin bulmak için insan yaşam alanlarına göç etmeleri tükenme tehlikesi ile sınananyaban hayatının küçük bir kesiti.
Küresel ısınmanın farkında olmamak sonuçlarının etkilerini ne yazık ki değiştirmiyor. Kabul etmeliyiz kiartan orman yangınlarını önlemek, müdahale etmekten daha kolaydır ve yalnızca devlet kurumlarının değil hepimizin sorumluluğundadır.
Orman yangını riskinin yüksek olduğu günler, insanların dışarıda vakit geçirmesine elverişli olmayan günler. Halkımızın büyük kesimi doğaya gittiğinde ateş yakmayı, mangalda yemek pişirmeyi seviyor. Söndüğünü düşünsek bile yeniden alevlenebilecek ve sönmesi günler sürecek büyük bir yangına sebep olmamak için bu alışkanlığımızı terk etmemiz gerekiyor. Ormana gittiğimizde belirlenmiş alanların içinde kalmak, özellikle cam ve pet şişe gibi atıklarımızı, organik olsa dahi çöplerimizi ormana atmamak, poşetleyerek yanımızda geri götürmek ormanlara vereceğimiz zararı azaltan en önemli faktör.
Çiftçilerimiz için anız yakmak tarlanın temizliği için basit bir çözüm olabilir. Toprağı verimsizleştirdiği ve kontrolden çıkması halinde verdiği zarar ve yaşanacak kaynak israfı düşünüldüğünde aslında zorlu bir çözüm olduğu açık.
Ormanlık alanların yakınlarında kullanılan testere, biçme makinaları, tadilat için kaynak makinaları ve benzeri aletlerin kullanımı da bir diğer yangın sebebi. Bu işlemleri yaparken aletlerin çok ısınmamasına, kıvılcım çıkmamasına dikkat etmeliyiz.
Ve en önemlisi yoğun bir duman gördüğümüzde beklemeden 177 Orman Yangını İhbar Hattı’na bildirmeliyiz ki profesyonel ekipler en sağlıklı müdahaleyi gerçekleştirsin.
Sadece kendimize değil gelecek yeni nesilleretemiz kaynaklar, yaşanabilir bir dünya bırakmanınyolu ormanlarımızı korumaktan geçiyor. Ormanlar hepimizin, yaşamımızın sorumluluğu için ormanı korumak hep birlikte mümkün.