İstanbul Boğaz Köprüsünü trafiğe kapatan asker, vatandaşın ne oluyor sorusuna şaka değil, ordu yönetime el koydu cevabını veriyordu.
Şaka gibiydi…
Nişan töreninden gelirken, arkadaşım aradı. Buralarda bir şey yok ama İstanbul, Ankara karıştı diyordu.
Anlattıklarını hafızam kabul etmedi. Arkadaşım senin ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu? dedim.
Yani inanamadım. İnanmak istemedim.
Gelişmeleri televizyonlardan şaşkınlıkla izlerken o kadar gerildim ki, hala kendime gelemedim.
Yapılan akıl almaz hareketi kabullenemedim. Hırsımdan, sinirimden ağladım. Dişlerimi sıktım.
Darbe başarılı olmadı, mevcut hükümet yıkılmadı diye üzülen vatandaşlarımız var.
Darbe, seçim gününün ertesi günkü gibi olmaz.
Yapılan seçimde, yeni bir dönem başlar. Darbede yeni bir dönem değil, karanlık günler başlar.
Darbe bu yüzden kötüdür. Ülke kanun, yasa, usul bilmeden yönetilmeye çalışılır.
Üzülmeye gerek yok. Parti, din, dil, ırk gözetmeden millet olarak hepimize geçmiş olsun.
Darbe akşamı nasıl kendi vatandaşına, kendi polisine, askerine silah sıkılmış, bomba atılmışsa darbeden sonra da bu böyle devam edebilir.
Diyoruz ki darbe yapacakları daha önceden nasıl bilinmedi.
Hadi bunu bildik. Önledik.
Hükümetin, devletin başka hiç işi yok da bunların ne zaman ne yapacağını mı kontrol edip duracak.
Devlet bu milletin sorunlarına, derdine çare bulmak için hiç mi zaman ayırmasın.
Bakın bir taraftan PKK, bir taraftan DAEŞ, (İŞİD) bir taraftan felaketler oluyor. Geçim derdi var. Bunların hepsi çözüm bekleyen sorunlar. Daha dün yangın felaketi oldu. Devletimiz, eski para ile 3 trilyon 270 milyar TL ödenek gönderdi.
Kış mevsiminde Demre’de hortum oldu. Devlet oraya da milyonlarca para gönderdi. Karadeniz’de sel felaketi yaşandı. Oraya da aynı şekilde yardım yapılıyor.
Yani devlet bu sorunlarla ilgilenmesin, askerin peşine düşsün ne yapacaklar onunla mı uğraşsın. Askerin görevi vatanını korumak, milletin huzurunu sağlamak değil midir?
Çok canları sıkılıyorsa gitsinler Güneydoğu’ya PKK terör örgütü ile savaşsınlar. Darbe planı yapacaklarına, ülkemizin refahını, milletin huzurunu nasıl sağlayacaklarının planlarını yapsınlar.
Tanklar, toplar tüfekler evimizde, bağımızda bahçemizde huzur ve güven içinde çalışalım. Askerimiz bizi korusun diye kuruş, kuruş ödediğimiz alın terimizle alınıyor. Bu silahlar bize doğrultulacaksa neden alıyoruz. O zaman silahlanmaya gerek yok, bırakalım bizi düşman vursun.
Bu dakikadan sonra artık korkuyorum. Bu hainler yüzünden evimizde huzur ve güven içinde uyuyamıyoruz. Devletimiz bu hainleri cezaevlerinde beslerse benim vergilerimden kesilecek parayı bunlara harcarsa hakkımı helal etmiyorum. Bu millet bunu, bu korkuyu, bu endişeyi hak etmiyor.
Bu millet, asker tarafından alınıp gittikten sonra bir daha geri gelmeyenlerin, günlerce işkence edilenlerin yaşandığı bir Türkiye görmek istemiyor.