Atalarımız anlatıyor; “Fi tarihinde bir kuraklık yaşandı, çok köklü su kaynakları bile kurudu”.
Kumluca olarak bizim çok köklü yani sağlam üç veya dört su kaynağımız var. Bunun birincisi ve en köklüsü şu anda içtiğimiz içme su kaynağımız Karaağaç’tır. Ayrıca Altınyaka (Gödene) ve Balıklıkaya (Balıklıağa) kaynaklarımız var. Çok geçmişte değil 1986 yılında kısa bir süre kuraklık yaşandı. Bu kuraklıkta tam hatırlayamıyorum, gidip gözümle görmedim ama Balıklıkaya kaynağının kuruduğunu söylemişlerdi.
İki yıl önce kış mevsiminde bölgemiz güzel yağış almış hatta birçok yerde heyelan yaşanmıştı. Geçen kış beklediğimiz yağmur ve kar yağışı olmadı. Kasım ayının ortasını geçmemize rağmen beklenen yağmurlar gelmedi. Her şeye rağmen Yüce Allah’ın rahmetinden ümit kesilmez.
Kuraklık yaşanacaksa yaşanır. Kuraklığın etkin bir tedbiri de olmaz. Yapacağımız en etkili hareket, Yüce Rabbimize dua etmek olacaktır. Bunun öncülüğünü de din adamlarımızın yapması gerekir.
“Sebze ve meyve üretmeyelim, su yok” deme lüksümüz yok. Biz kullara ekici olmak bilici olmamak düşer. Belki de bir hafta ya da bir ay sonra beklediğimizin ötesinde bile yağmur gelebilir.
Kuraklık, yangın, hortum, sel gibi doğal felaketler biz insanlar için ibret alacağımız olaylardır. Bu olaylar insanların ne kadar aciz olduğunu gösterir. İnsanın en kafa tutabileceği varlık yine kendisidir. Yani insandır. Hep birlikte samimiyetle dua edelim ki Rabbimiz bizleri susuzlukla ve kıtlıkla imtihan etmesin.
Yoksa küçücük imanlarımızla isyana düşebiliriz.