Geçtiğimiz yazımda Peygamber efendimizin kişisel özelliklerinden başlıklar halinde bahsetmiştim. Değerli okuyucularımın bazılarından, “Yazdığın bu özellikleri niçin açmıyorsun” diye tenkitler aldım.  Onun için bu özellikleri aldığım kaynaktan aynen aktarıyorum.

Peygamber Efendimizin kişisel özellikleri nelerdir?
 

GÜVENİLİR OLMASI 

Hz. Peygamber her şeyden önce "Emin" vasfını taşıyan bir kişiydi. Kendisine güvenilen ve kendisinin de kendisinden emin olduğu insan idi (İbn Sa'd.l,156) 

İslam’ın yayılması ve egemen olmasında, Peygamberimizin güvenilir oluşunun payı büyüktür. Kendisine güven duyulmayan bir insanın, etrafına bu kadar taraftar toplaması mümkün değildir. Hz. Peygamber bu özelliğiyle insanlara model olmuştur. 

SABIRLI OLMASI 

Hz. Peygamber, karşılaştığı olayları anlamlandırmak ve doğru kararlar vererek hayatı yaşanılır kılmak konusunda önemli bir davranış modeli sergilemiştir. "Sabır" Ona göre sabır, karşılaşılan olaylara ilk tepki ile doğru orantılı olarak davranış biçimidir. Rivayet edilen şu olay ve Peygamberimizin "sabır" ile ilgili açıklaması bu durumu anlamamızı kolaylaştıracaktır: Hz. Peygamber bir kabrin başında ağlamaklı olan bir kadına "Allahtan kork ve sabret" buyurdukların da, o kadın "Git başımdan, benim başıma gelen senin başına gelmedi" demiştir. Daha sonra kadına bu kişinin Hz. Peygamber olduğu hatırlatıldığında, kadın Hz. Peygamberin yanına gelerek kendisini tanımadığı için özür beyan etmiştir. Hz. Peygamber de ona: "Sabır, ancak musibetin ilk geldiği andadır" buyurmuştur (Buhari, Cenaiz,32,43). 

Sabırsızca davranışlar, genellikle üzerinde fazlaca düşünmeden, ani olarak gerçekleştiren ve çoğunlukla duygusallık içeren davranışlardır. 

ZAMANI İYİ KULLANMASI 

Zamanı iyi kullanma konusunda da Peygamberimizin Kur'an-ı Kerim'deki ilkeleri hayatında nasıl etkin hale getirdiğinden söz etmek gerekir. Öncelikle bu konuda Kuran-ı Kerim'in ne söylediğine bakalım. Kur'an-ı Kerim'de: "Şüphesiz güçlükle beraber kolaylık vardır. Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır. Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul. Ancak Rabbine yönel ve yalvar" (İnşirah,94/5-8). 

İŞTİHARE YAPMASI 

Peygamberimiz Hz. Muhammed (a.s) insanlara değer vermiş, "Müslümanların işleri aralarında danışma iledir" (Şura,42/38) esasını hayatında uygulamıştır. O, özellikle, uzmanlık alanı denilebilecek konularda insanların fikirlerine saygı göstermiş "Bilmiyorsanız bilenlere sorunuz" (Nahl,16/43) ayetindeki ilkeye göre hareket etmiştir. 

DAVASINA BAĞLILIĞI

Hz. Muhammed (a.s), Peygamberlikle görevlendirildiğinden itibaren kendisini tamamıyla bu büyük görevine adamıştır. Hz. Peygamber'in samimiyeti, görev bilinci yetkisini belirleyen sınırlarla, durulması gereken yerde duruşu, onun davasına olan büyük inancın dışa vurumlarıdır. 

Hz. Peygamber'de davasına olan inanç, hiçbir kayda ve şarta yenik düşmeden hedefe yönelme son derece net idi. O, en şiddetli sıkıntıların hayatını kuşattığı anda, müşriklerin amcasını kendisine göndermesi ve bu işten vazgeçsin, ne isterse vereceğiz demeleri karşısında: "Canımı eli altında tutan o Allah'a yemin ederim ki, şu ilahi tebliğ vazifemi terk edeyim diye Güneş'i sağ elime, Ay'ı da sol elime verip bana bağışlasalar, onların bu dediklerini yapmam, Rabbim Allah bana yeter..." (İbn Hişam,l,265-266) sözleriyle karşılık vermiş ve davasına bağlılığını ortaya koymuştur.

İNSANLAR ARASINDA AYRIM YAPMAMASI 

Peygamberimiz Hz. Muhammed (a.s), “Ey Muhammed! Biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak göndermişizdir..." (Sebe,34/28) ayetinde ve benzeri birçok ayette vurgulandığı gibi bütün insanlığa Peygamber olarak gönderilmiştir. Onun görevi, Allah'tan aldığı vahiyleri insanlara iletmekti. O, çağrısını insanlara iletmek için çeşitli toplantılar düzenlemiş, ayrıca her yerde ve her durumda tebliğini sürdürmüştür. O, bu çağrı görevini yürütürken insanlar arasında asla ayrım yapmamıştır. Zengin- fakir, siyah beyaz, kadın- erkek, hür-köle, vb. gibi ayrımlar onun davetini iletmede engelleyici unsurlar olmamıştır. 

ADALETLİ OLUŞU 

Adalet, toplumun huzuru ve mutluluğu açısında çok önemli bir değerdir. Sevgili Peygamberimiz de işlerinde adaleti esas almış, bu konuda zengin- fakir ayrımına gitmemiştir. Hz. Muhammed (a.s.) adaleti, insanlığın huzuru açısından en temel unsur olarak görmüştür. 

HOŞGÖRÜSÜ 

Sevgili Peygamberimizin hayatı, gerçekten de insanlara merhamet ve hoşgörü içerisinde geçmiştir. O, daha vahyi iletmesinin başlangıcında sert tepkilerle karşılaşmış, alaya alınmış ancak bütün bunlara rağmen kin duygusu beslememiş, hatta kendisini öldürmeyi planlayan kişileri bile affetmiştir. O, Uhud'da amcası Hz. Hamza'yı öldürten Hind ile öldüren vahşi'yi de affetmiş, "Eğer ceza verecekseniz size yapılanın misliyle cezalandırın. Eğer sabrederseniz, elbette bu, sabredenler için daha hayırlıdır" (Nahl,16/126) öğüdünün "sabretme" cihetiyle amel etmiştir.

Ona layık bir ümmet olma dileğiyle…