Tarihçi Homeros'un bir efsanesi vardır ki; bu efsanede anılan yer Kumluca'nın Yazır Köyü sınırları içinde bulunan Çıralı(Olympos)dır.
Efsane şöyledir:
Eski yunanistan'ın Argos ilinde Efry Kralı'nın talihsiz fakat yiğit bir oğlu varmış. Asıl adı Hipponus olan bu delikanlı bir gün avlanırken yanlışlıkla kardeşi Belleron'u öldürmüş.
Bundan sonra ona "Belleron'u yiyen" anlamında olan Bellerofon adını takmışlar. Keder içinde baba ocağını terketmiş ve o zamanki Tirynt şehrine ve oraların Kralı Proetos'un yanına gelmiş Onun konuğu olmuş. Kral Proetos'un güzel karısı tanrısal Ante,yakışıklı Bellerofon'a tutulmuş. Ne varki dürüst delikanlı bu aşka mukabele etmemiş.
Kadın da o hırsla ve kinle kocasına:
Bana aşk ilan ederek benimle birleşmek isteyen Bellerofon'u öldürmezsen, Tanrılardan senin Helakini dilerim, demiş. Karısının böyle konuşması üzerine Kral Proetos çok kızmış, ama elini konuğunun kanı ile kirletmek istememiş. Bir tahtaya birşeyler yazmış, tahtayı dokuz defa sarmış, Bellerofon'un eline tutuşturarak kaynatası Lykia ülkesinin Kralı lobates'e götürmesini söylemiş. Tahtada, Bellerofonun Kraliçe Ante'ye sarkıntılık ettiği, bu sebebten de öldürülmesi yazılı imiş.Bellerofon ölüm fermanı koltuğunda olduğu halde, Lykia'ya gelmiş.Lykia (Likya) ülkesinin başşehri olan Xanthos (Kısantos=Kınık)'taki Kral sarayına varmış. Kral Lobates, kendisini sevgi ile karşılamış, dokuz gün, dokuz gece konuk etmiş. Hergün bir boğa kesip ikramda bulunmuş. Onuncu gün sabah olunca, kral, damadı Proetos'tan getirdiği mektubu istemiş. Okuyunca Bellerofon'un öldürülmesi gerektiğini anlamış. Ne varki lobates de elini kana bulamak istememiş ve onu Lykia ülkesinde dehşet saçan Himera ejderhasını öldürmeye göndermiş. Himera ejderhası o zamanlar Himera dağının eteğinde imiş. Aslan gibi kükredikçe ağzından alevler fışkırırmış, değdiği her şeyi yakarmış.
Mitolojide kanatlı bir at olarak tanınan ve adı pegasus olan atı, tanrılar yardımı ile Bellerofon yakalamış ve üstüne binmiş. Atın üstündeki Bellerofon u gören ejderha doğuya doğru kaçmaya başlamış. Ancak önüne deniz çıkmış. Bellerofon ejderhayı denizin kıyısında yakalayarak atı ile gökyüzüne yükselmiş ve ejderhaya yukardan saldırarak, onu mızraklamış Ejderha ölmüş ama alev fışkırtan ağzı Yazır Köyü'ndeki Çıralı (Olympos)'da hala alev fışkırtmaya devam etmektedir. Çıralı denilen yerde gerçekten devamlı olarak alevler çıkan bir yer vardır.
Tabii bu alevler gerçekte Himera ejderhasının ağzından çıkan alev değil, yerden çıkan bir yanıcı gazın tutuşmasındandır.
GÜZÖREN (SAVRUN)DE ULU KİŞİ
Rivayete göre yaklaşık 400-450 yıl önce Bugünkü Elmalı ilçemizde ikamet ettiği söyleniyor."Dede" ismiyle bilinen bu zat, ulu kişi çok gezer. Çok gezdiği için çevre il ilçe ve köylerde bilinen ve tanınan bir kişidir. Çok iyi huylu, iyi kalpli, herkese hayır dua eden, herkesi seven ve hoşgörüyle yaklaşan kişiliği bilinen özellikleri.
Bölgede tüm insanların sevip saygı gösterdiği Dede vasiyetinde şunu der; "herkes gibi bende öleceğim, ben öldüğümde benim cenazemi kim kaldırıp götürürse onlar beni kendi memleketlerine götürüp defnetsinler" der. Bir gün gelir Dede vefat eder. Bu vasiyeti bilen köy ve kent halkları akın akın elmalıya gelirler, ama bir türlü cenazeyi kaldıramazlar. Derken İlçemiz Güzören (Savrun) köyünden de bir heyet gider. Ve dedenin cenazesini kolaylıkla kaldırıp Güzören (Savrun)'e getirip defnederler.
Bu günkü Güzören köyü mezarlığının 200-300 metre kuzey doğusundaki meşe ağaçlarının yanında sade bir kabirde yatmaktadır.
Geçtiğimiz yıllarda Güzören köylüleri Dede'nin kabrinin üzerini sade bir türbe ile kapattılar. Bu kabrin başında yıllardır yağmur duası yapılır. Yağmur duasına çevreden her yıl artan bir katılım olur ve o gün Güzören köylüleri tüm misafirleri ağırlayarak yemek ikram ederler.
HOŞÇA KALIN, DOSTÇA KALIN, BİLGİ İLE KALIN.