Şimdi açık konuşalım, futbol müthiş bir şey. Mahalle maçlarında topu kapan, Ronaldo gibi çalıma girer, Messi gibi kıvrak olur, Haaland gibi gol atar. Ama işin bir de öbür tarafı var: dersler! İşte burada işler karışıyor. "Futbol benim her şeyim, okul boş iş" diyenler de var, "Derslere aban, top seni bir yere götürmez" diyenler de. Eee, ne yapacağız?

Futbol mu, okul mu? İkisi de be kardeşim!

Futbol, adamı diri tutar. Kondisyon kazandırır, takım ruhu verir, stres attırır. Ders çalışırken beynin yanıyorsa, iki pas yapıp ferahlarsın. Ama işin dozunu kaçırırsan, top peşinde koşarken dersleri unutur gidersin. İşte o zaman hoca da veli de "Ne olacak bu çocuğun hali?" moduna girer.

Ama işin güzel tarafı Futbol oynayan adam disiplinlidir. Zaman yönetimini öğrenir,stresle başa çıkmayı bilir,takım çalışmasını kavrar. Bunların hepsi derslerde de lazım olan şeyler. Mesela sahada boş beleş top kaybedersen hoca bas bas bağırır. Aynı şekilde sınavda da yanlış yaparsan öğretmen kaşlarını çatar. Yani top sürerken gösterdiğin dikkat, matematik sorusu çözerken de lazım.

Dengeyi tuttur, yolunu bul!

Tamam, kabul edelim, bazı futbolcular okulu erken bırakıyor. Ama kaç tanesi yıldız olup milyonları götürüyor? Gerçekçi olalım, herkes Messi olacak diye bir şey yok. Ama iyi bir futbolcu olup aynı zamanda iyi bir akademik kariyer yapabilirsin. Bak mesela Sokrates (futbolcu olanı), hem Brezilya milli takım kaptanıydı hem de doktordu. Adam top oynarken bile ders çalışmış, biz niye yapamayalım?

Kısacası futbol güzel ama diploma da lazım. Hem güzel pas yapmayı hem de güzel yazı yazmayı bilmek gerek. Yoksa sahada harikalar yaratıp okulda çuvallarsan, ileride "Gençken ne topçuydum be!" diye eski günlere yanarsın. O yüzden futbolu da, kitapları da aksatma. Çünkü hayatta en büyük şampiyonluk, dengeyi bulabilmek!

Sporla kalın,sağlıklı kalın....