Futbol, bazen inatlaşmamak gerektiğini bir hafta içinde öğrendik. Alman ekolünden stajyer hoca Kuntz yerine İtalyan ekolünden Montella'nın gelmesi harika bir değişiklikti.
Montella, Adana Demirspor'dan da tanıdığımız bir isimdi ve milli takıma gelmesiyle samimiyeti ve mütevazi tavrıyla Türk futbol severlerinin sempatisini kazandı. Hırvatistan maçında saha kenarında durmayan futbolcuları ateşlemesi ve her pozisyonun içinde olması, aradığımız milli takım hocasını bulduğumuza dair bir işaretti. Letonya maçında da aynı enerji ve tutkusu vardı ve bu enerji taraftarlara da geçince başarı kaçınılmaz hale geldi.
Sonuç olarak, milli takıma sanki sihirli bir değnek dokunmuş gibiydi. Yaklaşık iki yıldır ne oynadığı belirsiz, sistemi olmayan ve zevk vermeyen bir milli takım izliyorduk. Artık maç günlerini bile takip etmediğimiz rakip bile olsa puan kaybettiğimiz milli takım gitmiş, yerine son dakikaya kadar mücadele eden ve heyecanlandıran bir ekip gelmiş. Bu ortam yakalandı, şimdi Montella'nın işine karışmadan ve gereksiz eleştiri yapmadan onu desteklemeliyiz.
Montella yapabilir mi tartışmaları sürerken, Hırvatistan ve Letonya maçlarını kayıpsız atlattık ve 2024 Avrupa Futbol Şampiyonasına katılmayı garantiledik. Şimdi büyük sınav Avrupa Futbol Şampiyonası'nda. Yakaladığımız enerji, heyecan, birlik ve beraberliği koruyarak Montella'nın ve milli takımın çocuklarını desteklemeye devam etmeliyiz. 2002 Dünya Kupası ve 2008 Avrupa Şampiyonasındaki başarı gibi, bu çocuklar da başarılı olacaktır.
2024 Avrupa Futbol Şampiyonasına katıldığınız için tebrikler. Bizleri gururlandırdığınız için teşekkür ederiz. Futbolla kalın, hoşçakalın…