Tarım konusu çok şükür büyük medya gruplarının tartışma programlarına kadar girip gündem olmayı başardı.Eskilerin dediği gibi,Pandemi musibetinin hayırlarından biri diyoruz artık bu duruma.Küçük çiftçilerimizin sosyal medyada yaptığı tepkilerin de hakkını teslim etmek lazım.Tarımın genel,büyük sorunlarını çözmeye ;köylerimizdeki küçük aile çiftçilerinin dertlerine deva olarak başlayabiliriz.Çünkü Sadece büyük çiftçilere ulaşabilen projeler ve destekler sorunu kısa vadede çözüyor.Büyük çiftçilere ulaşan destekler,büyük çiftliklerin etrafındaki küçük köylü ailelerinin rekabet gücünü ve yaşamasını zorlaştırıyor.İlk olarak sizlere küçük çiftçimizin öncelikli sorunlarından söz edeceğim.
2021 Şubat ayı itibariyle köylerimize baktığımızda gözümüze ilk çarpanlar:
1)Köylerdeki ,kırsal mahallerimizdeki;
Zincir Süpermarketlerde ithal ürünler çiftçinin sofrasına kadar girdi.Köyün kendi küçük esnafı dışındaki bu Zincir marketler,bulundukları köyün küçük çiftçisini de kalkındırmak için ithal ürünün belli bir oranı kadar da ,alımlarının belli miktarını bulundukları köyün yöresel ürünlerinden tedarik etmelidirler.Bu küçük aile çiftçileri içinde bir nefes olacaktır.Böylelikle büyük Çiftçilerle yapılan sözleşmeli tarım imkaanı,küçük çiftçiyede sağlanmış olur.
2)Hatırlarsanız Pandemi nedeniyle bir çok yerel pazar kapatılmak zorunda kalmıştı.Bu pazarlar kapandığında da tüketici cep telefonundan ve internet üzerinden marketlere sipariş verdi.Gıdanın kontrolü büyük şirketlerin eline geçmeye başladı.Bunların içinde sadece süpermarketler yok uluslararası gıda dışı inşaat,tekstil,ilaç,firmaları gıda işine girmeye başladılar.
Şöyle bir ortam oluşuyor; ya küçük çiftçi şirketleşecek ya da şirketler tarım yapacak.Böyle bir ortamın o memlekete zararları faydasından hem aşar hem de taşar gider.Çünkü tarihte örnekleri var.
ABD’de 1970’lerde Nixon dönemi Tarım Bakanı’nın çiftçilere “Büyüyün ya da çıkın”, Trump’ın Bakanı’nın “Büyükler büyür, küçükler gider” demesi gibi,bir sürü yiğit geldi geçti.
3)Gıda fiyatlarını dizginlemek için;
Rekabet Kurumu devreye girdi.Ülke genelinde faaliyet gösteren 23 market zincirine, piliç eti üreten 19 firmaya ve Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Derneği’ne, gübre üreticisi 6 firmaya, son olarak da 34 un fabrikası ve un sanayici derneklerine soruşturmalar açıldı, milyonlarca lira ceza kesildi.Cezalar yerine;Bu konuda benim önerim de şu.Okullarımızda ;Küçük aile çiftçiliğinin önemini her kesime doğru anlatabilmek.Ağaç yaşken eğilir,çocuklarımız okul hayatında şu dersleri görse acaba ileride rekabet kurumunun bu cezaları kesmesine gerek kalır mı?
Toplumbilim, İş Eğitimi, Çocuk ve İş Ruh Bilimi, İş Eğitimi Tarihi, Öğretim Metodu ve Tatbikatı,Tarla ziraati,Bahçe ziraati,Fidancılık,Sebzecilik ve meyvecilik bilgisi,Sanayi bitkileri ziraati,Ziraat Sanatları,Zirai İşletme Ekonomisi ve Kooperatifçilik.
Bu dersler 1940 dan 1953 e dek Köy Enstitülerinde okutuldu.Küçük çiftçileri yaşatmak için yapılması gerekenler o kadar da uzakta değil belkide,özümüze dönmek,daha önce başardıklarımızı hatırlamak ve uygulayabilmek, kimbilir belki de başarmak için yeterli olacaktır.
4)Bu arada Küçük aile çiftçilerini korumak ve sürekliliğini sağlamak tüm dünyanın bir sorunu.Sadece bizim ülkemize has bir durum değil.Bu çiftçi ailelerini korumak adına ülkemizde yeni bir adım geçen ay atıldı.Bundan köylerimizin,köylülerimizin,muhtarlarımızın ne kadarının haberi var bilmiyorum.Nasrettin Hocanın dediği gibi duyanlar duymayanlara,bilenler bilmeyenlere anlatsın.Muhtarlarımızın da haberi varsa da affola.
Bildiğiniz gibi 2012 yılında Büyükşehir yasası İle birlikte 30 ilde 16 bin 220 köy Mahalleye dönüştürüldü. O tarihte Türkiye deki toplam köy sayısı 34 bin 434 imiş.Sonuçta köy sayımız kağıt üzerinde yarı yarıya düşmüş oldu.Belde olan 1053 yer de mahalleye dönüştürüldü.
8 yıllık süreçte yaşanılan sıkıntılardan ötürü,artık isteyen köy, mahalle ve belde ;kırsal mahalle olabilmek için ilçe belediyelerine başvuru yapabilecek.(7254 sayılı torba yasa ile,5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’na bir madde eklenerek ).Başvuru ilçe belediyesinden Büyükşehire gider ve kabul edilirse,başvuru yapan yerler “KIRSAL MAHALLE“ olma hakkı elde edecek.
Başvuran ve kabul edilen köy veya beldelerde yaşayanlar vergi, su ve benzeri ödemelerde indirimli yararlanacak. Söz meclisten dışarı böyle bir değişiklikten tabiki de muhtarlarımızın haberi vardır.Aksi taktirde ,Çifte standart olacak. İki köy/mahalle düşünün bunlardan birisi haber alıyor ,başvuruyor. Diğerinin haberi yok. Başvurmadığı için bu indirimlerden yararlanamayacak.
Bence Küçük çiftçilerin sıkıntıda olduğu tüm köylerde tek kararla eski statülerine geri dönmeleri sağlanmalı.Ayrıca 2012 deki yasa ile ortak mülkiyet alanları köylerin ellerinden çıkmıştı.Köylerin Ortak meraları, arazileri belediyelere geçti. Haklarını kaybetmiş oldular. Beldeler gelirlerini kaybetti. Bu olumsuzlukların da ağırlığının çoğu ,küçük çiftçinin sırtına yüklenmiş oldu.Bu değişiklik olumlu fakat muhtarların başvuruları beklenmeden ,küçük aile çiftçileri dağılmadan ,ihtiyaç görülen yerlerde otomatik olarak kırsal mahalleleri oluşturacak hakkaniyetli bir mekanizma kurulmalı.Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borcunu ödemekte zorluk çeken yerlere de öncelik verilebilir.Erken başvuranın değil gerçekten kırsal olan,gerçekten desteğe ihtiyacı olan küçük çiftçinin olduğu yerler bu yasa kapsamına girmeli.
BÜYÜKŞEHİR KAPSAMINDAKİ 30 İL
Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bursa, Denizli, Diyarbakır, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Kayseri, Kocaeli, Konya, Malatya, Manisa, Mardin, Mersin, Muğla, Ordu, Sakarya, Samsun, Şanlıurfa, Tekirdağ, Trabzon, Van.
Barış AYDOĞDU