Kumluca’da uzun süredir gündemi meşgul eden imar krizi, başlangıcından itibaren ihmaller ve belirsizliklerle daha karmaşık bir hale geldi. Bu kriz, sadece ilçemizin ekonomik yapısını değil, aynı zamanda sosyal ve yönetsel güvenini de tehdit ediyor. Davanın temelinde, Antalya Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 09.10.2023 tarihli nazım imar planı onayı ve Kumluca Belediye Meclisi’nin 07.09.2023 tarihli uygulama imar planı revizyon kararı bulunuyor.

Ancak elime geçen mahkeme kararında karşılaştığım bir detay ise beni derinden etkiledi: Belediyenin davaya savunma vermemesi. Bu durum, sürecin en başından itibaren büyük bir ihmalin yaşandığını gösteriyor.

DAVANIN AÇILIŞ TARİHİ VE SAVUNMA EKSİKLİĞİ

Mahkeme dosyasını incelediğimde, Kumluca Belediyesi’nin böylesine kritik bir davada savunma yapmamış olması beni derinden şaşırttı. Bu durum, davanın bugünkü çıkmaza sürüklenmesindeki en önemli nedenlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Belediyenin neden savunma yapmadığı kamuoyuna açıklanmalı ve bu ihmalkârlığın sorumluları tespit edilmelidir. Çünkü böylesi bir ihmal, yalnızca yöneticileri değil, tüm ilçeyi etkileyen ciddi kayıplara yol açabilir.

Dava, önceki dönem belediye başkanı Mustafa Köleoğlu’nun görev süresinde, 2024 yılının ilk aylarında açılmıştı. Burada dikkat çeken en önemli detay, belediyenin dava sürecinde savunma yapmamış olmasıdır. Bu ihmalkârlık, mahkemenin kararında doğrudan etkili olmuş ve bugünkü çıkmazın temelini oluşturmuştur. Bu eksiklik, bazı çevrelerde önceki dönem belediye yönetiminin süreci yeterince ciddiye almadığı yönünde eleştirilere yol açtı. Mustafa Köleoğlu ve o dönemin belediye yönetiminin, davanın sonuçları konusunda neden bu kadar pasif bir tutum sergilediği mutlaka detaylı bir şekilde araştırılmalıdır.

Savunma eksikliği yalnızca bir ihmalkârlık mıydı, yoksa başka nedenler mi vardı? Bu sorunun yanıtı, kamuoyunun güvenini yeniden sağlamak adına şeffaf bir şekilde açıklanmalıdır.

KRİZ EKONOMİYİ VE BELEDİYEYİ TEHDİT EDİYOR

Kumluca’nın en önemli gelir kaynağı inşaat sektörü ve bu sektöre bağlı ekonomik döngülerdir. Belediye, inşaat ruhsatları, emlak vergisi, çöp vergisi gibi gelir kalemlerinden ciddi bir bütçe elde ediyor. Aynı zamanda belediye iştiraki olan beton santrali de önemli bir gelir kapısı. Ancak bu kriz, birkaç yıl daha devam ederse, yalnızca müteahhitler ve inşaat sektörü değil, belediyenin bütçesi de büyük bir darbe alabilir.

Belediyenin mali yapısının bu süreçte daha fazla zarar görmemesi için acil çözümler üretilmelidir. Çünkü eğer bu krizi çözmekte gecikirsek, Kumluca yalnızca ekonomik değil, yönetimsel anlamda da ciddi sıkıntılar yaşayabilir.

MAHKEME SÜRECİ VE HUKUKİ BELİRSİZLİKLER

Konya Bölge İdare Mahkemesi’nden çıkacak karar henüz netleşmedi. Belediye Başkanı Mesut Avcıoğlu’nun olumlu bir karar çıkacağına dair beklentisi sürüyor. Ancak emsal davalar göz önüne alındığında, bu iyimserliğin gerçekçi olup olmadığını zaman gösterecek. Ben, hukuki sürecin olumsuz sonuçlanma ihtimaline karşı alternatif yolların da düşünülmesi gerektiğine inanıyorum.

ÇÖZÜM HÜKÜMETTE VE ORTAK HAREKET ETMEKTE

Bu krizden çıkışın en etkili yolu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un dahil olduğu bir süreci başlatmaktır. Ancak bu süreç, yalnızca bir kişinin çabasıyla değil, ilçedeki tüm siyasi partilerin, belediye meclis üyelerinin, kaymakamın ve milletvekillerinin ortak çalışmasıyla yürütülmelidir.

Buradan tüm taraflara çağrımdır: Kumluca’yı bu krizden kurtarmak için el ele verin ve Ankara’ya çıkarma yapın. Kendi sorunlarımızı kendimiz çözmek için birlik içinde hareket etmemiz gerekiyor.

İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN DURMA NOKTASINA GELMESİ

Bugün itibarıyla inşaat sektörü Kumluca’da neredeyse durma noktasına geldi. Çalışmalarını başka bölgelere taşıyan inşaat firmaları, yalnızca sektörü değil, tedarik zincirinden esnafa kadar herkesi etkiliyor. Bu süreç, Kumluca’nın ekonomik dengelerini altüst etme tehlikesiyle karşı karşıya. Eğer önlem alınmazsa, belediye de dahil olmak üzere birçok kurum ve işletme maddi çöküşle yüzleşebilir.

KISSADAN HİSSE: BAŞKA KUMLUCA YOK

Elimize geçen her bilgi, bu krizin ciddiyetini bir kez daha ortaya koyuyor. Ancak unutulmamalıdır ki, krizler doğru yöneticilik ve iş birliğiyle çözülebilir. Kumluca, sadece bireylerin değil, bir bütün olarak hepimizin sorumluluğundadır. Bu nedenle şeffaflık, ortak akıl ve cesur adımlar atma zamanı geldi.

Tünelden önceki son çıkıştayız. Eğer bu fırsatı değerlendirip çözüm üretemezsek, Kumluca’nın geleceği büyük risk altında olacaktır. Başka Kumluca yok.

Kalın sağlıcakla…