Bekir Coşkun 18 Ekim 2020 tarihinde vefat etti. Beklentilerine yanıt alamadı, umduğunu bulamadı, yazmaya doyamadı, gözleri açık gitti.

Bekir Coşkun’u tanımadım, yazılarıyla sevdim. Fotoğrafını gördüm. Gülümsüyordu. Bakışı çok sıcaktı. Yakınlık duydum, içim ısındı, kanım kaynadı. Yazılarını severek tekrar tekrar okuma ihtiyacını duydum.

Bekir Coşkun’un yazıları şiir gibiydi. Sözcükler, derin anlamlı. Cümleler anlam yüklüydü. Her sözcük özenle seçilmişti. Her sözcük özel görevliydi sanki…

Bekir Coşkun kişilik olarak sağlam adamdı. Özü sözü birdi, doğruydu sonuna kadar. Doğrudan ayrılmaz, doğru bildiklerini yazardı. Yazılarını okuyup da etkilenmemek mümkün değildi. Kısaltarak yazar, devamının getirilmesini okuyucularına bırakırdı.

Ortaya koyduğu düşünceler sarmaşık gibiydi. İnsanı çepeçevre sarıyor, içten içe kuşatıyordu. Nedense yazıları bazı kişilere sempatik gelmiyordu. Gerçeğin diline yabancı olanlardı onlar. Gerçekler yerine göre acı, yerine göre kahrediciydi. Bu hava bazı kişilere dokunurdu. Bazı kişilere ağır gelir, çökertirdi.

Bekir Coşkun niçin korksundu? Yalan yazmıyordu. Yazdıkları özü gibi doğru şeyleri. Yazıları şiirseldi. Şairler kadar yürekliydi. Yazıları yürekli şairlerin izlerini taşırdı. Karanlığın arka yüzünde dolaşmaz, aydınlığın daha parlak olmasını isterdi.

Sevgiye karşı doyumsuzluğu vardı. İnsan sevgisi, hayvan sevgisi, doğa sevgisi, yaşama sevgisi harmanlanmıştı onda.

Bekir Coşkun güzel insandı. Yüzünün gönlünün güzelliği yazılarına yansırdı. Gönül güzelliği gelişigüzel bir duygu olmadığı için iyiliklere de açıktı. Yüreğinin sesini dinleyen güzel insan zaten iyiliklere sevdalıdır. Bekir Coşkun gibi…

Atatürk’e duyduğu sevgi ile ülkesine duyduğu sevgi eşdeğerdi. Zaten Atatürk sevgisi ile ülke sevgisi birbirinden kolay kolay ayrılmazdı.

Yazılarında mizah da vardı. Mizah yarım akılla yapılamaz, keskin zeka isterdi. Mizahın üstesinden kolaylıkla geldiğine göre zeka olarak üstünlüğü vardı. Hastalığının özelliğine göre zekasını kullanmak suretiyle ömrünün son yıllarını uzatmış olabilir.

Gerçekleri gören yürek empati yapacaktır. Empati yapınca “yoksul evlerde akşam olduğunda o hüzünlü sessizliğin içinde” dalgalanmalar olacaktır.

“Askıda ekmek” projesiyle yola çıkanlar eğer siyasetle uğraşıyorsa bu yoksullukta payları olduklarını düşünerek utanmalıdırlar.

Bekir Coşkun’un gönlü çok zengindi. Gönlünün zengin olması yoksulluk konusunda işe yaramış olsaydı ülkemizde yoksulluğu yaşayan hiç kimseyi açıkta bırakmazdı.

“Onuncu Köy”de Bekir Coşkun’u kendi doğrularıyla bulduk. Bir değerdi Bekir Coşkun, vefat etse de kaybolup gitmeyen bir değer… Kendisine haksızlık yapanlar, çamur atanlar da oldu. Bunlar kaybolup gidecektir. Bekir Coşkun ise sevenlerinin kalbinde durdukça duracak, kaldıkça kalacaktır.

Bekir Coşkun’un gazete yazıları bir kitapta toplanabilirse Bekir Coşkun Düşünceleriyle uzun yıllar yaşatılmış olacaktır. Yakınlarına veya yayıncılara görev düşmektedir.

Sevgili Bekir Coşkun, rahmetin bol olsun. Nasıl olsa gideceğin yolu bulursun.

Sonsuz SEVGİLERİMLE…

Cafer Gündoğdu

İletişim 0539 979 35 29