Bir Alman atasözü “vakit paradır” anlamında “zeit ist geld” diyor. Gerçekten vakit her şeyin başıdır. Ne paraya, ne altına ne de çok değerli zümrüde, elmasa benzemez. Vakit yaşanan andır, anı yaşarız. Vakit o zaman anlam kazanır, sonrasında ise geçip gider.
O an ne yapıyorsan onu yaşarsın. Uykuda isen uykuyu, dostunla berabersen dostluğu, güzel bir şey yapıyorsan güzelliği yaşarsın. Ya çirkinliği yaşıyorsan, o zaman vakit, vakit olmaktan çıkmış çirkinliğin koyu karanlık yerine oturmuştur. Ah! Çirkinlikler olmasa, çirkinlikler yaşanmasa ne güzel olurdu dünya…
Yaşanan çirkinliklere güzel dünyanın çirkin halleri deriz. Güzel dünyanın çirkin hallerini yaşamamak için insanlar olarak seferber olunmalıdır.
Güzel dünyanın çirkin hallerini bir başkasına yaşatmak için can atan insanların olduğunu da görüyoruz. Bunlara nasıl insan denirse…
Kötülüğün sembolü olarak şeytandan söz edilir. Başkasına kötülük düşünenler insanların arasına katışmış bulunan şeytanlardır. Şeytanlıkta çok mahir olanların neler yaptıklarını görüyoruz. Ne kadar acımasız, ne kadar insafsızlar…
Bir başkasının sıkıntıya girmesi, çile çekmesi, perişan ve sefalet içinde olması bu şeytanlara zevk veriyor olmalı. Bu şeytanlardan onlarca kişiye kötülükleri dokunanlar da var. Çok geç olmadan bu şeytanlardan kurtulmanın çareleri aranmalıdır.
Bu şeytanlar birçok kılığa girip dolaşıyorlar. Bazen bunları Fetöcü kılığında, bazen de hacı, hoca kılığında görüyoruz. Şeytanlıkları anlaşılmasın diye bu kılıkları seviyorlar. Hacı, hoca kılığına girmiş olanlar toplumun içinde etki yaratıyor. Onların elinde, onların dilinde yalanlar gerçek, gerçekler yalan oluyor. Onlara dikkat edilmelidir. Bu şeytanların şeytanlıklarına çarpılırsak, sefaleti, felaketi yaşamak kaçınılmaz olacaktır. Bizleri onların elinden kim kurtaracak yandık demektir.
Şeytanlık yapanların işleri ve güçleri şeytanlık olduğundan bunların içinde başka birilerinin hesabına çalışanlar da olabilir. Çok geç olmadan bunların şeytanlıkları ortaya konulmalıdır.
Şeytanların şeytanlıkları başkalarının kötülüğü üzerine kurulmuştur. Onların çıkarları yerindeyse keyifleri de yerindedir. Keyfe keder bir yaşamları olduğundan başkalarının yoksullukları onları ilgilendirmez.
Şeytanlık onlara göre şeytanlık yaparak rahat bir hayat sürmektir. “Şeytanlığı kullan rahat et” düşüncesi onlara çok uygundur. Çok geç olmadan bu şeytanların ellerindeki olanaklar alınmalıdır.
Bu şeytanların şeytanlıklarına seyirci kalınırsa çok geç olacak, normal insanlar olarak onların arkasından bakıp kalmaktan öteye geçilemeyecektir.
Bu şeytanlık yazısı “şeytan bunun neresinde” diye bir türküyü hatırlattı. Saz için söylenen bu türkü şöyle devam eder.Şeytan bunun neresinde, içinde mi dışında mı, burgusunun başında mı?
“Abdest alsan aldın demez. Namaz kılsan kıldın demez. Kadı gibi haram yemez. Şeytan bunun neresinde?”
Görüldüğü gibi iş dönüp dolaşıp haram yemeye gelip dayanmıştır. Haram yemeye giden yolun şeytanlıktan geçtiği bilinmelidir.
Çok geç olmadan haram yiyenler daha da çoğalmadan bazı önlemler alınmalı şeytanlar ve şeytanlıklar insanların yaşamından çıkarılmalıdır. Çok geç olmadan “atı alan Üsküdar’ı geçmeden” şeytanlara tanınan fırsat yetsin, şeytanlıklar yaşanmasın bitsin dileklerim ve SEVGİLERİMLE…
Tel no: 0539 979 35 29 Cafer Gündoğdu