İnsanların yaşamasında kültürlerin önemli bir payı vardır. Yaşam bir bakıma kültürel birikimlerimizin bir ürünüdür. Kültürel birikimlerimiz yönünden zenginliğimiz oldukça iyidir. Bu zenginliğimizin iyi değerlendirilmesi insan ilişkilerinide istenilen istikamete sokabilecektir.
Sanat ve sanatçıya gelince; sanatçı yaratandır. Ortaya yeni eserler koyandır. Düşünceye yeni açılımlar getiren kişidir. Tiyatro, müzik, resim , heykel sanatın görselleri olarak insanları çekip, çevirir. Edebiyat yaşama canlılık, farklılık getirir. Bütün bunlarla kendimizi bulur, huzur ve mutlu oluruz.
Beslenmemizde, gelişmemizde besinler önemlidir. Bedensel yaşantımızı besinlerden aldığımız gıdalarla sağlarız. Yaşam yalnız bedensel beslenme değildir. Manevi ve ruhsal yanımız olduğu gibi yaşamı duyarak ve doyarak yaşama isteğimiz de vardır.
Yaşam yalnız ekonomik göstergelerle ilgili değildir. Kültür ve sanat etkinlikleriyle bütünlük kazanır. Böyle olunca sosyal dayanışma ve yaşam bilinci doğar. Bu bilinçte sosyal yaşama yansır. Ne çare ki, koronavirüs süreci insanlarımızı sosyal etkinliklerden uzaklaştırmıştır. Bu durum insanlarımızda telafisi zor büyük bir boşluk yaratmıştır.
İnsanlığın özünü sevgi, insanlık, adalet duygusu, hakkaniyet ve vicdan oluşturur. Bunların kaybedilmesi de insanların özünden uzaklaşmasına neden olur. Bunların kaybedilmesi yönünde bir gidişat bulunmaktadır. Bu gidişat iyi bir gidişat olmayıp kötüye ve kötülüğe işarettir.
Bu olumsuzlukları giderebilmek tutarlı devlet politikalarının yaşama geçirilmesiyle mümkün olacaktır.
Hakkaniyet ve adalet duygusu zedelenmişse tekrar daha sağlıklı bir şekilde yerine konulmalıdır. Demokratik haklar ve hukukun üstünlüğü en görünür ve tereddüde yer verilmeyecek şekilde uygulanmalıdır.
Pandemi dönemi sosyal yaşamı alt üst etmiştir. İnsanlarımızı kuru ekmeğe muhtaç duruma getirmiştir. Bu olumsuzlukları dengeleyebilmek kolay olmayacaktır. Bu koşullarda bile, bu dönemin normal olmayan şartlarını kendi çıkarına kullanmak isteyen açıkgözlülerde bulunabilecektir.
Stokçular, soyguncular, fırsatçılar fırsat bulduklarında soygunculuk, stokçuluk yapmaktan geri kalmayacaktır.
Bazıları da insanlarımızın ellerinden aydınlık günleri aldıkları gibi bir çok haklarını da gasbetmek niyetinde olan zalimlerinde olduğu unutulmamalıdır.
Bu nedenlerle yaşamın zulmü nasıl olsa bir gün bitecektir. İşte o zaman hak yerini bulacak, mazlumlar haklarını alacaktır.Yalnız bu durum kendiliğinden olmaz. Bunun için bilinç geliştirilmeli, tercihler değiştirilmelidir.
Karanlığın sonu aydınlığa açıldığında koronavirüs işlevini yitirdiğinde yeni bir gün doğacak, insanlarımız huzurlu ve mutlu olacaktır.
Sevinçlerim ve SEVGİLERİMLE...
0539 979 35 29 Cafer GÜNDOĞDU