Önümüzdeki 20 yıllık süreçte; şehir içlerinde, otellerin, süpermarketlerin, havayolları binalarının, restaurantların, okulların, hastanelerin, İşletmelerin çatılarına daha dikkatli bakacağız.
İlave tarım alanları için, alternatif üretim yerleri buraları olacak. Dikey çiftlikler. Kimilerinin deyişiyle bitki fabrikaları.
Kim derdiki bir zaman gelecek pazarlar kurulamayacak, alışveriş yapılamıyacak. Önümüzdeki 20 yıllık süreçte hangi yeni salgınların olacağı öngürülemiyor. Öngörülenler:
-Şehir Merkezlerinde düzenli üretim yapılacak alanlara ihtiyaç olacak
-Enerji ve su tüketiminin az olacağı üretim alanlarına ihtiyaç olacak
-Nüfus artışıyla birlikte daha fazla yiyeceğe ihtiyaç olacak.
-Şehirlerde artan nakliye bedelleri, güvenli gıda için iklim değişiklikleri nedeniyle, şehir merkezlerinde kontrollü ve yerinde üretime ihtiyaç olacak.
-Seracılığın ve Sera Teknolojilerinin önemi anlaşılacak, bu konuda kendini yetiştirmiş insanlara ihtiyaç olacak.
-Çiftçiliğin tecrübe ile kazanılmış, nesilden nesile dolu bir hafıza ile aktarılmış, değerli bir meslek olduğu anlaşılacak. Çiftçiliğin bütün mesleklerin atası olduğu hatırlanacak.
Kişiselleştirilmiş tarıma doğru evriliyoruz. Kişiye özgü üretim ve özgün tarım. Önümüzdeki yıllarda duyacağımız özgün tarım şekilleri olabilir. Kişilerin diyetlerine,sağlık ihtiyaçlarına, zevklerine özel ürün yetiştiren mikro çiftlikler çağına giriyoruz. Hemen yanıbaşımızda, çok yakında sinemalarda değil, günlük şehir hayatında...
Atıl durumdaki okullarımızın çatıları tarım ile ilgili deneysel laboratuvarlara dönüştürebilinir. Yer kapladıkları ve hantal oldukları söylenen bir çok devlet kurumu binalarının, otoparkların, hastanelerin, belediyelerin, çatıları ve bahçeleri de bitki fabrikalarına, yeni üretim alanlarına dönüştürülebilinir.
Barış AYDOĞDU