Bir zamanlar; ekonomik, ideolojik ve politik olarak kuşatıldığımız dönemde dayanışma ile onurun korunacağı umudunu aşılayan insanlarımız vardı.

Bugün tarımı politize etmeden hep beraber kurtarmalıyız. Sadece üreticilerin yapabileceklerinin sınırını geçtik. Tüketiciler de, çiftçi ile aynı taraftayız diyebilmeli, üreticinin tarafına geçmelidir. Son Tren de kalkmadan. Bu tren yolculuğunu aynı kompartımanda yapmaları kaçınılmaz oldu.

Kısa vadede; pandemi sonrası olması, girdi fiyatlarının beklentinin üstünde artması nedeniyle, stratejik ürünler yeniden belirlenmelidir. Hem üretici hem de tüketici için olmazsa olmaz bu stratejik ürünlere (pamuk, domates, narenciye, zeytin başta) kriz dönemi atlatılıncaya kadar bir defaya mahsus, ilgili bakanlıklar tarafından destekleme alımları yapılmalıdır. Belli bir m2 nin altındaki küçük üretici için de bu seneye özel taban fiyat uygulamasına geçilmelidir .Küçük çiftçiyi üretimde tutabilmenin getirisi, sadece maddi değil, toplumun sosyo kültürel yapısının birliğinin, zincirinin de tutkalıdır.

269815220_1040469526685707_7055103754714025788_n

Uzun vadede; Türkiye de şu anda 209 adet üniversite var. Seçim vaadi ile açılan, öğrencilerine gerekli donanımı sağlayamayan, tabela üniversiteleri kapatılmalı, yerlerine anaokulları ve tarım okulları açılmalıdır. Yeşili, toprağı, tohumu bir insana okul öncesinden anlatmaya başlamalıyız. Çocuklar doğanın, üretimin dengesini, bereketini, doğadaki canlıların birbirine saygısını görünce doğal olarak nezaketi, paylaşmayı da öğreneceklerdir. Okul öncesinden başlayıp, bir tarım lisesinden mezun olan tarımı bilen bir genç, doktor, mühendis,e -ticaret uzmanı, robotik kodlamacı, enerji uzmanı, yapay zeka uzmanı olduğunda da mutlaka tarıma bir yenilik, bir İnovasyon sağlayacaktır.

Barış AYDOĞDU