Kafka’nın “Dönüşüm” isimli eserinde eserinde George Samsa bir hamamböceğine dönüşmeseydi hayatı nasıl olurdu diye düşündünüz mü? Bir hamamböceği olarak insanı duygularını ifade edişi ve anlatışı, başrolde insan olsaydı bu kadar etkili olur muydu?
Ya da Ukraynalı yazar Mihail Bulgakov’un “Köpek Kalbi” adlı romanında sokak köpeği Şarik’in hayatını kaleme alır… Buradan da Sovyet insanının küçük burjuva hayallerini anlatırken bir insanı konu edinseydi etkisi bu kadar olur muydu?
Yine Gerge Orwell “Hayvan Çiftliği”nde eserinde hayvanlar yerine insanlar olsaydı, bu kadar çarpıcı ve ilgi çekici bir anlatım olur muydu?
Doğanın hayvanlarla garip bir ittifakı var… Hiçbir zaman o denge bozulmuyor…
O kutsal dengeyi sadece insanlar bozuyor… Yakıyor, yıkıyor… Ve üstünü de betonla örtüveriyor…
Hayatımda hayvanların çok özel bir yeri vardır…
Güneşli Diyarlar ELMALI Dergisinde arka kapağa reklam almayıp bu yakaların kuşlarına şiir yazıp tam sayfa da resmini yayınlamıştık… Tam 25 sayı kuşlar bana misafir oldu… Ben de onlara şiir ikram ettim…
Sonrasında ”KAHVE” isimli köpeğim geldi yanıma…
Telve, Cezve, Köpük, Fincan ve Lokum ismini verdiğim yavrular doğdu…
Bir arkadaşımın köpeği kaldı tam iki yıl...
İsmi “MİDAS” idi…
O da Hermes, Hephaistos, Sarpedon, Hera ve Zeus adını verdiğim yavruları oldu…
Sonrasında ise pandemi koşullarında, bir benzin istasyonuna bırakılan bembeyaz bir Golden geldi…
İsmi Oza oldu… Tedavi olmak için gelmişti…
Sonrasında Mahallemizin köpeği ŞİMŞEK devreye girdi…
Buradan taşınan bir ailenin köpeğiydi… Gitmek istememiş ve mahallede kalmayı tercih etmiş bir CAN… İyi bir bekçi, iyi bir haberci, iyi bir koruyucu…
Yağlı kapıyı seven bir yapısı var… Kim daha iyi yemek verirse onun kapısına karargâh kurar ve evin sahibiyle de bir güzel arkadaş olur.
Havalar soğumaya başlayınca bu mahallenin sakinleri yavaş yavaş çekilirler. Ben kalırım sadece mahallede… Şimşek, haliyle benim kapımın müdavimi olur… Karakterli ve duygusal bir yanı da yok değildir… Hatta bir keresinde komşum olan bir aile, yağmurlu bir günde evlerine girmek için hamle yapmış. Evin sahibi ise ayağı ile itmiş… Almamış eve…
Neredeyse tam bir hafta o aileye küs durmuş… Verdiği yemekleri yememiş…
Bu yıl da bende… Havalar ısındı… Bir yağlı kapı komşusu geldi Şimşek’in. Ama o kapıya hiç gitmedi…
Bir komşuya da sürekli havladı…
Burayı benimsedi anlaşılan…
Çok da yaşlı, ben Şimşek’in on yılına şahit biriyim… Tahminim 15-17 yaşında… Uzun bir ömür hikayesi anlayacağınız…
Sonrasında 21 Aralık’da doğmuş ve dolunayda bana gelen bir köpek daha var adını AYDİLİ koydum… Cins bir köpek… Sahipleri ise Huzur Evine gidecekleri için aldım bu canı…
İnanılmaz bir enerji küpü…
Dur durak bilmiyor… Kıskanç da… Ben ne zaman Şimşek’i sevsem yanımda bitiyor ve iğne gibi dişlerini hem bana hem de Şimşek’e geçiriyor…
İki aylık bir can ama ne zaman öğrendin kıskanmayı değil mi?
Bir Edibe adında kedilerim var… Bu kediler de mahallenin ama benim kapımın müdavimleridir… O kedilerden sadece biri kendini sevdirdi… Sadece ona dokunabildim… Edibe diye seslenince de sadece o geliyor… Kedim erkek ama ne alaka kız ismi veriyorsun diye sorulabilir…
Hayatını yazdığım Edibe Şahin’in vasiyetiydi… Datça da yaşayan bir arkadaşına bu vasiyette bulunmuş… “Kedi al ve ismini de EDİBE koy…” demiş…
O vasiyeti ben yerine getiriyorum…
Sabah ve akşam yürüyüşlerimiz vardır… Bazen dalaşsalar da çoğunlukla üçüyle yürürüm…
Yürürüz…
Aydili, Şimşek’i anasından doğduğuna pişman ediyor… Isırmadık yerini bırakmıyor… Kulakları ve arka patileri en çok iğne batırdığı yerleri…
Bazen de Edibe nasibini alıyor bu iğnelerden… Her ikisi de yavruya nasıl davranacaklarını bildikleri için Aydili’nin canını yakmıyorlar…
Doğanın içindeki her bir canlının, canlısı olmak geliyor içimden…
Saygı ve samimiyeti de çok çabuk kavrıyorlar… Şimşek bu güne kadar hiç bahçeye çişini yapmadı… Kendine göre bir koku dünyası ve coğrafyası var… Aydili ise öğrenecek… Edibe zaten kendi tuvaletini kendisi de gizliyor…
Şimşek’in hareketleri ağırlaştı… Çok çabuk yoruluyor… Sürekli olarak okşanmak istiyor… İnsanın dizinin dibinden hiç ayrılmak istemiyor…
O koşan köpek, bir sürpriz mi hazırlıyor bana?
Bilemem ama gidişine çok üzülürüm… Üzülmekle kalmam aynı zamanda da hayata küserim… Küsmüşlüğüm vardır… Trafik kazasında son nefesini vermişti Kahve… İnanın tam bir ay o eve girememiştim…
Şimdi sıra Şimşek de mi?
Can dostum… Arkadaşım… Canlım… Havlamalarına aşina olduğum…
Lütfen biraz daha sabret. Elim senin kafandan hiç gitmeyecek… En sevdiğin şeyi hep yapacağım… Hazır mama sevmez… Ona hep ev yemeği pişiririm…
Yine pişiririm…
Sen biraz daha konuğum ol…
Senin can olmanı benden esirgeme…
Vesselam…