Ankara Belediyesi Su ve kanalizasyon idaresi başkanlığından (ASKİ )bir mesaj aldım. Su faturalarının hayırseverlerce ödenmesine ilişkindi.“ Bir iyilik yapılacak olursa, dünya daha da güzelleşir” deniliyordu. Ve devamla belediyemizden sosyal yardım alan, borçlarından dolayı suyu kesilmişken, salgından dolayı geçici olarak suları açılan ailelere ait su faturalarından istediklerinizi ödeyerek belediyemizce düzenlenen tek yürek, kampanyasına katılabilirsiniz. Böyle bir iyilik yaparsanız bu bayram Ankara'da kimse hüzünlü kalmaz olarak mesaj bitiyordu.
Koronavirüs sosyal yaşam altüst etmiş bulunmaktadır. Ekonomik koşullar salgın öncesi zaten iyi değildi. İnsanlarımızdan çoğu geçim sıkıntısı çekiyordu. Günübirlik kazanç sağlayarak vaziyeti idare edenler çoğunluktaydı. İşsizlerin sayısı fazlaydı. İşsizlerin sayısı fazlalığı çoğu kişiler de bunalım yaratıyor. İnsanları dara zora sokuyordu.
Oysa çalışmak isteyenlere iş olanağı sağlamak devletin göreviydi. Savaştan çıkmış değildik. Genç ve vasıflı insanlarımız çoktu. Fakat bu çaresizlik neydi? Demek ki bütün sorun kaynakların iyi değerlendirilmemesinden doğuyordu…
“ Ben bilirim inadım inat, adım kel Murat “ düşüncesiyle bir yol izlemenin, bu gidişatın doğmasında bir payı olabilir miydi? Dertlere ve sorunlara çare bulunmalı, insanların bu kadar çaresiz duruma düşmesine seyirci kalınmamalıdır.
“ Kötülüğe izin ve yetki vermek iyi olan ne varsa hepsine ihanet etmektir “ diye bir söz vardır. Bu duruma nasıl gelindi? Gelinmiş olan bu durum kötülüğe izin ve yetki vermenin bir sonucu muydu? İyi düşünüp, oyuna gelmemek için kim ne biliyorsa kişilerce hepsi yapılmalıdır.
Kendi varlığımızın bilincinde olmanın tam zamanıdır. Kendi varlığımızın bilincinde olur sorumlulukla hareket edersek, çok şey değişecektir. Aklımızı karıştırmak isteyenler çıkacaktır. Aklımızın karışmasından korkmayalım. Bir ihtimal daha var kafalarımız karışınca akıllarımız büyüyebilecektir.
Hainlik yapanları, kötülük için ortam yaratanları alkışlamak şeytana uymak, şeytanahizmet etmektir. Şeytanlık iyilik düşmanlığıdır. Geleneksel yaşantımız şeytanla uzak olduğu halde son zamanlarda şeytanla heves etmiş olanların sayısında artış görülmektedir. Şeytanla heves etmiş olanlar da sade ve samimi olanlar arasında tercih yapılması gerekmektedir.
Elif Şafak,” akıl iki çeşittir, birisi okulda kazanılan akıl, ikincisi aklın kaynağı ise candadır “ diyor. Her iki akıl da geliştirilerek sorunlara çare bulunabilecektir. Değişime açık insanlarla tanışma yapılabilecektir. Dediğim dedik olanlarla her zaman haklı olma arzusu ile hareket etmeyi düşünenler vardır. Bu hareket tarzı zihnin bir noktaya takılıp kalmasından ileri gelir. Donuk zihinlerle yola çıkmam anın hesabı yapılmalıdır.
Söylemlerde dostluğa, sevgiye,Barış’a, sosyal yardımlaşma ve dayanışmaya ağırlıklı yeni bir üslup geliştirilmelidir. Nefret ile bir daha yaşamak üzere hayattan silinmelidir.
Eldeki imkânlar sorumsuzca harcanıp, kısa sürede harcanırsa aç da kalınabilecek, açıkta kalınabilecek tir. Eldeki olanaklar haramzadeler gibi kullanılmazsa, işin seyri olumlu bir şekilde değişecektir.
İnsanlarımızın çağdaş ve ileri düzeyde ve insanca, özgürce yasama istekleri vardır. Daha ileri, çağdaş ve insanca yaşam koşulları yaratılmalıdır. Cumhuriyet ve demokrasi ileri düzeyde yaşamak neden olmasın...
Koronavirüsten sonra çok daha sıkıntılı bir yaşamın hüküm süreceği söylenmektedir. Kara günler, karanlık günlerin geride kalması için yeni uygulamalar başlatılmalıdır. Mutlaka yeni söylemler yeni eylemler ortaya konulmalıdır
Ankara Belediyesi'nin tek yürek kampanyasına katılıyorum. Başarılar diliyorum. İyilik yapanların, iyilik bulacağına inanıyorum.
Aydınlık güzel ve güneşli günler ne için yaşanmasın. Her şeyin en iyisini yaşamak insanlarımızın tek yürek birlik beraberlik içinde dayanışma ruhuyla bir araya gelmesi ile olacaktır. Sevgilerimle....
Cafer Gündoğdu