Canlı varlıklar; İnsanlar, hayvanlar ve bitkilerdir. Canlı varlıkların ortak özellikleri doğmaları, büyümeleri, yaşamları ve ölümlü olma halleridir. Canlılar uygun ortamlarda yaşarlar. Ortam uygun değilse canlı bir varlık ölür, yok olur gider.
Hava, su, toprak varsa canlı varlık olacaktır. Canlı varlık doğa da hayat bulacaktır. Hava, su nimettir. Bitkiler, ağaçlar, ormanlar da nimettir. Bunların hepsi ayrı ayrı kıymetlerdir.
Hava solunum yoluyla ciğerlerimize dolduğunda, nefes almanın, keyfi yaşanır. Su hayat verir, canlılık yaratır. Suyu içince cana geliriz, can buluruz. Su içimizi, dışımızı temizlediği gibi kirlerimizi de temizler. Hayvanlar ve bitkiler yoksa yaşam neye yarar, yaşam nereye kadar? Hava, su, toprak bir araya gelince bir bütünlük doğar, doğa oluşur, her varlık doğa ile buluşur. Her canlı doğa da varlık bulur. Doğanın nimetlerinden yararlanır, mutlu oluruz. Hava, su, toprağa ilaveten ateşi de sayabiliriz. Ateş pişirir, yakar. Yanan cisim kül olur. Rüzgâr da külü, savurur gider. Dünya kendi etrafında döner, devran dönüş içindedir. Dönüş içinde olmayan ozanlar ozanı Pir Sultan Abdal vardır. Pir Sultan ‘’dönen dönsün ben dönmezem’’ diyerek duruşunu ortaya koymuştur.
Pir Sultan’ın bu tavrı düşündürücüdür. Bu tavır kararlılık ifade eder. Bu tavırda insan olma bilinci ve sorumluluk vardır. Hak bilirlilik, başkalarını sevgi ve saygı da vardır. İnsanlar kendilerine ve çevrelerine yabancılaşırsa, bencil duygular tarafından sarıp sarmalanırsa, ne düğü anlaşılmayan bir yavancılık doğar, yavancılık yaşanır. Yavancılığın sarmalında kalındığın da bir arpa boy alınamaz.
İnsanlıkta bir arpa boy almak mal – mülk, para – pul olmasından daha önemlidir. Kendimizi mal varlığımızla anlatmaya kalkarsak ayıp olur, görgüsüzlük etmiş oluruz. Hal bu ki, kendimizi insanlık değerleriyle çok rahat anlatabiliriz.
Mal, mülk sahibi olmak bazı insanlarda yapay bir şişkinlik yaratır. Mala, mülke tamah etmek bencilliğe yol açar, bencilliğin da kalıpları için de olan kişiler sıkışıp kalır. Malın mülkün kalıcı halleri yoktur. Mal, mülk sürekli bakım, sürekli korumak ister. Bir taraftan ‘’mal canın goncası’’ derken diğer taraftan ‘’ malın mı var, derdin var’’ deriz. Bazı kişiler malları, mülkleriyle birlikte kendilerini de kaybederler. Ne kadere küskünlük, ne mala bu kadar düşkünlük iyi değildir.
Zenginliklerimiz yaptığımız iyilikler ve güzellikler olmalıdır. Yaşam da gerçek sevgiye, samimiyete ve sıcak ilişkilere gereksinim vardır. İlişkilerden istenilen randımanın alınabilmesi için insanlar gerçek sevgisini, samimiyetini, içtenliğini ve iyi niyetini ortaya koymalıdır. Dayanışmanın tüm güzellikleri, paylaşmanın hazzı yaşanabildiği kadar yaşanmalıdır.
Toplumda bazı insanların her yönden iyi duygular taşıdıkları, iyi niyetlerini elden bırakmadıklarına tanık oluyoruz. Bunun tersi durumunda olanlar da mevcuttur. Hainlik düşünenler, başkalarını istemeyen, çekemeyen, gönlü dar, dünyası dar olanlardır. Hainlikten uzak durulmalıdır. Hainlik çekilemeyecek kadar ağırlıkta olan yüktür. Kendimize, vicdanımıza karşı hesap verme konusun da adım atabilirsek, Tanrıya giden yolda mesafe almış oluruz. Bir taraftan kendimizi kandırma çabası gösterirken diğer yandan Tanrı’yı aldatma çabası göstermek boşunadır.
En geçerli yol yeni bir yol ve yöntem izlemektir. Aklın ve mantığın en doğru şekilde harekete geçirilmesi yeni bir yol ve yöntem belirlemede ışık olacaktır.
İyilik yolculuğunda kendi kendimizle yarış içinde bulunmak insanlığa giden yolda mesafe almaktır. Evren, doğa ve düşünce engin denizlerdir. Bunların sınırlarının nerde başlayıp nerede biteceği hayallerimizin de ötesindedir. Hayallerimizin ötesinde olmayan bir gerçekse gönülden gönüle gidilen bir yolun güneşli bir çıkışı olacaktır. Doğa da varım, düşüncelerimle insanım diyebilirsek güneşli bir çıkışın renkleri ruhumuzu sarıp sarmalayacaktır. Sonsuz sevgilerimle…
CAFER GÜNDOĞDU 0539 979 35 29