Sevgili okuyucularım bu hafta yeni yılın ilk pazartesi, ilk iş günü, ilk yeni hafta hepimiz için Sabahattin Ali’nin çok güzel ifade ettiği: ‘‘Herkese içindeki iyilik kadar iyi bir hayat diliyorum.’’ İfadeleri ile başlamak istiyorum.
Yeni yılın ilkkonusu olarak Narsisitlik(Özsever) Kişilik Bozukluğu ile sizlerle olmayı tercih etme sebebim; yılbaşında Boy boy sürekli instagram sayfalarında‘ben en; özelim, güzelim, yakışıklıyım, güçlüyüm, en güzel sofra, en güzel ağaç süsleri, vb.’ söylemlerinin ve görüntülerinin altında verilen mesajları okuyunca sizlerle de paylaşmak istedim. Tabi her fotoğraf atan da bu problem söz konusu değil, gün içinde atılan fotoğraf sayısına göre değişiyor.Gelecek haftalarda diğerKişilik Bozukluklarına da yer vermek istiyorum.
Narsisizm, Yunan mitolojisinden etkilenerek bu ismi almıştır. Bu mitolojik öyküye kısaca değinelim; çok güzel bir peri kızı (Ekho)’nunNarkissos’aaşık olmuş onun kendisine karşılık vermemesinden dolayı kara sevdaya tutulup günden güne içine kapanarak ölmüş. Öldükten sonra kemikleri kayalara, sesi ise ‘eko’ dediğimiz yankılara dönüşür. Bu duruma çok üzülen ve öfkelenen Olimpos dağında duran tanrılar Narkissos’a ceza vermek isterler. Bir gün su kenarına gelip su içmek isterken kendi suretini görüp kendine aşık olur. Hayatında bu kadar yakışıklı, güzel bir insan olmadığını düşünür o suya bakmaktan kendini alamaz. Yemez içmez o su kenarında eriyip biter aynı Ekho’nun sevgisine karşılık bulamadığı gibi… Narkissos su kenarından ayrılmaz kendine hayran hayran bakarken ömrünü tüketir. Ölümünden sonra nergis çiçeklerine dönüşür.
Bu öyküden de anlaşılacağı gibi Narsisitlik Kişilik Bozukluğu yaşayan kişiler başkalarının düşünce ya da isteklerine ilgi gösteremeyen, duyarsız kişilerdir. Kendilerinin oluşturdukları plan ve proje sekteye uğradığında, kendilerine karşı ilgi, alaka, aşk verilmediğinde yani dünya onların etrafında dönmediğinde bu kişiler de Narkissos gibi erirler çökerler. Terapi odasına yoğun ağır depresyon şikayeti ile gelebilirler.
Birçok araştırmada narsist kişiler; çocukluklarında ebeveynlerinin empatik kusurlarından, ihmallerinden dolayı ihtiyaçları karşılanmamış ve bu ihtiyaçlarını yetişkinlikteki ilişkilerinden karşılamaya çalışan bireyler olarak tanımlanmaktadır.
Bu bozukluğu olan kişiler, kendileri ile ilgili olarak büyüklük algısı içindedir. Yeteneklerini abartırlar, başarılarını büyütürler, hep ön planda o olmalıdırlar. Başkalarının düşünceleri, acıları, kayıpları, duyguları onlar için önemli değildir. Bu dünya onlar için yaratılmış ve diğerleri onların kölesi olarak yerlerini almıştır.
Narsisitlik kişiler, kendileri gibi üstün kişiler ile arkadaşlık kurmak isterler onlar için üst seviyede olan kişiler ‘bürokrat, bakan, sanatçı, doktor, avukat, iş insanları vb.’ ile arkadaş olabileceklerini çünkü alt sınıftaki kişilerin onların engin fikirlerini anlayacak zekaya tabi olmadıklarını düşünürler. Üst seviyedeki kişilerin onların zekasını üstünlüğünü görebileceklerini düşünür ve eğer aksi durum olursa bu kişiler narsisitlik kişilerin zekalarından şüphe ederlerse hemen değerlerini düşürürler.
Etraflarında pır dönen kadın ve erkekler onlar için çok önemlidir. Onlar, çok sevilmeyi önemserken, sevme konusunda, sevgilerini hak edecek birinin olmamasından gururla bahseder. Onlar tüm ilişkilerinde kıskanılan kişilerdir.Tartışmaya girerseniz böyle bir kişi ile bilesiniz ki narsisit her zaman haklıdır. İlişkilerini hep üstün olan taraf, diğerini ezen, diğerinin duygularını önemsemeyen bencil biri olarak sürdürür. Örneğin; eski sevgilisine büyük bir çoşku ile‘‘şimdi sonsuz aşkı buldum.’’ gibi söylemlerle diğerinin ne hissedebileceği umurunda değildir. İkili ilişkilerde çok fazla bencil, üstünlük taslayan güç gösterisi yapan, küçük dağları ben yarattım algısı ile hareket ettikleri için çoğunlukla yalnız kişilerdir. Yalnızlıkla gelen değersizlik hisleri ve kendini diğerlerinden üstün görme algısı sonucu bu kişiler madde kullanımı, yeme bozukluğu (anoreksiya nevroza), depresyon, antisosyal kişilik, kuşkucukişilik histriyonik kişilik bozukluğu narsisitlik kişilik bozukluğuna eşlik edebilir.
Kişilik bozukluğu ve diğer psikolojik bozuklukların temelinde; erken çocuklukta anne babanın ihmali, tutarsız davranışları ve kendilerinin gerçekleştiremediği tüm düşünce ve davranışları çocuklarının gerçekleştirmesini istemesi yatıyor diyebiliriz.
‘Dünya benim etrafımda dönüyor’ düşüncesi ile narsisizm; aile ve çevresi tarafından erken çocuklukta gösterilmeyen ilginin yetişkinlikte, ‘tüm insanlardan üstün olursam, güçlü olursam, görünür olursam, başarılı olursam, ünlü olursam, herkes ne kadar güzel yakışıklı olduğumu görürse, vb’ söylemlerle kişinin kendini ‘ben değerli biriyim. Beni görün’ yakarışları, kişinin yalnızlık duygusunu, değersizlik duygusunu kapatmak için, kendisini daha iyi daha üstün gösterme çabasına denir…
Sevgili okuyucularım yazıma EricFromm’un ‘‘Bütün psikolojik hastalıkların temelinde narsizm yatar.’’ Sözleri ile bitirmek istiyorum.
Sevgiyle kalın…
Klinik Psikolog Gülsüm Bircan