Merhaba sevgili okuyucularım bu hafta yazıma geçen haftanın konusu ergenlik üzerinden gitmek istiyorum.

Bu hafta ergenliğe geçiş döneminde gençlerin nasıl bir yol izleyeceği ve bu süreçte aile çatışmasının yoğunluğu nedeniyle bu süreçle aileler ergenlerle nasıl iletişim içinde olabilir. 

Ergenlik Süreciyle İlgili Gençlere Öneriler

Fiziksel ve duygusal değişimin çok hızlı olduğu bu ergenlik sürecinde uyum sağlamak  oldukça zordur.  Fiziksel değişimle ilgili çevreden gelen acımasız eleştiriler ( boyu çok uzamış, boyu yaşıtlarına göre kısa kalmış, saç kesimi olmamış uzun ya da kısa, kilo ile şişman sıska gibi olumsuz yorumlar gibi ), akran zorbalığı gibi durumlar en sık karşılaşılan durumlardır. Bu gibi durumlar ergenin özsaygısını zedeleyen ve mutsuz hissettiren sosyalleşmesini engelleyebilecek bir süreçtir.  Bu sürecin olumsuz yönleriyle baş çıkabilmek adına bireyin kendi özelliklerini ve güçlü yanlarını tanıması oldukça önemlidir. İyi yapabildiği, iyi yaptığını düşündüğü alanlara yönelmek, yeteneklerini ön plana çıkarabilmek, ilgi ve ihtiyaç doğrultusunda yeni ve farklı alanlar keşfetmek; özsaygıyı arttıracak en önemli adımdır.


Bunun yanında İlgi ve ihtiyaçlar bu dönemde sıkça değişebilir. Bir gruba ait hissetmek, bir arkadaş çevresine ait olmak önem kazanır. Bu aidiyet hissi olmadığında birey, kendini mutsuz, keyifsiz, yalnız hissedebilir. Ergenler Sosyal ilişkilerinde güçlükler ve hayal kırıklıkları dolayısıyla sosyal medya ya da sanal ortamdaki içeriklere yoğunlaşmaya neden olabilir. Sosyal medya araçlarıyla geçirilen zaman uzadıkça gerçekte var olan ve idealize edilen benlik arasındaki fark büyüdükçe bireyde kaçınma artar. Bu da Sosyal çevreden uzaklaşmasına ve kendini soyutlamasına neden olabilir. Ergenin ve çevresinin Sahip olunan özellikleri fark etmesi, bu sürecin bir geçiş evresi olduğunu bilmesi, farklı ilgi ve alanlara yer açmak işlevselliği arttırma konusunda oldukça önemlidir. Bu süreçte Akademik beklentilerle baş ederken kendini tanımak, öğrenme becerilerinin farkına  varmak, uygun ders çalışma disiplinini oluşturmak oldukça faydalı olacaktır. 

Bu süreçte Cinsellik hakkında doğru yönde bilgilenmek ( tek gecelik ilişkiler, cinsel bulaşıcı risk içeren hastalıklar gibi )  risk içerikli davranışlar (alkol, madde kullanımı gibi) ve sonuçları hakkında bilgi sahibi olmak oldukça önemlidir. Özellikle bu süreçte sosyal medyada duygusal olarak yıpratıcı paylaşımlar yapmamaya özen göstermek gencin hem kendisini hem de özsaygısını koruması adına oldukça kritik bir dönemdir. Bu süreçte özellikle Tiyatro, dans, müzik aletleri öğrenmek ( gitar, keman, piyano vb.), spor ( futbol, basketbol, voleybol, boks, Fitnes, tenis, golf vb.) gibi uğraş alanlarına yönelmek fiziksel ve zihinsel olarak sağlıklı hissetmenin en verimli yolları arasındadır. Bu süreçte gençlerin Güçlü yanları destekleyecek ya da bu keşif sürecine yardımcı olacak, olumlu ve güvende hissettirecek sosyal çevrenin varlığı oldukça önemlidir. Bu süreçte Kendini tanıyan, ilgi ve ihtiyaçlarını fark eden özsaygısı gelişen gencin ailesi ile ilişkisi de olumlu yönde olacaktır. 

Anne babalarla sıkça çatışma yaşanan bu süreçte gencin anne babasıyla ihtiyaçları çerçevesinde iletişim içinde bulunması aile bağlarını destekleyecek ve güvende hissettirecektir.

Bunun yanında Sınırları korumak, kendini güvende hissetmenin bir diğer yoludur. “Hayır” diyebilmeyi öğrenmek, risk içerikli davranışlardan kaçınmayı, başkalarının onu nasıl değerlendireceğini ve ona nasıl yaklaşacağını da şekillendirecektir. 

Ergenlik Süreciyle İlgili Ebeveynlere Öneriler 

Unutulmamalıdır ki Aile döngüsünde, her evre bir krizi beraberinde getirir. Yaşamın her döngüsünde Evlilik aşamasından yaşlılık dönemine kadar her geçiş döneminde çözülmesi gereken bir krizle karşı karşıya kalabiliriz. Bu süreç içinde Aileler, geçiş evrelerinde yaşanan krizlerle başa çıkma, çözüm odaklı olma becerileri ölçüsünde süreci sağlıklı şekilde yönetebilir. Bu kriz geçiş evrelerinden biri de Ergenlik dönemidir.  Ergenliğine gelinceye kadar Her gün okulda ne yaptığını ne yapmadığını anne babasına anlatan çocuk; bazen selam bile vermeden ilk iş odasına gidip saatlerce orada kalmayı tercih etmektedir. Bu değişim süreci anne babalar için kaygı ve endişe bazen de öfke vericidir.  Değişim sadece bedensel, duygusal ve davranışsal değil akademik ve sosyallik olarak da kendini gösterir.  Bu süreçte Akademik beklentiler artar, sosyal çevre de  yeni kişiler (arkadaş, romantik partner) dahil olur. Anne babadan ayrışma uzaklaşma gerçekleşir. Birey, çocukluk döneminden çıkarak yeni bir kimlik edinmeye çalışır.

Bu süreçte anne ve baba tarafından ergene, net sınırlar koymak anne baba çocuk arasındaki ilişkiyi güçlü kılar. Örneğin, “Akşam geç olmadan gel” cümlesini kurmak yerine “Akşam 9’ da evde ol” cümlesi daha net bir ifadedir. “Odan çok dağınık topla” yerine “Giysilerini dolabına yerleştir” daha belirgin bir yönergedir. “Neden derslerin düşük?” yerine “… derslerinde seni zorlayan konu neydi?” suçlama içermeyen daha anlayışlı ve net bir yaklaşımdır.

Bir çok ebeveyn , çocuğunun akademik başarısı konusunda endişe ve kaygı duyar. Bu nedenle çocuğu yönlendirmeye,baskı altında tutmaya çalışır. Bu gibi tutum ve davranışlar gencin baskı altında hissetmesiyle birlikte kaygı ve endişe yaşamasına neden olabilir. Bu durumda Ebeveyn-çocuk arasında çatışmaya yol açabilir. Bu süreçte ebeveynlerin;  Çocuğun kendi hızında çalışmasına teşvik etmesi, kendi becerilerini fark edip eksik olduğu noktalarda genci desteklemesi en sağlıklı tutumdur. Bu süreçte çocuklar Ne kadar ilgi ve desteğe ihtiyaçları olduğu konusunda davranışlarıyla ya da sözel olarak anne babalarına durumlarından haberdar edeceklerdir. 
Akademik sorumluluklar kişinin  kendisine aittir. Bu süreç içinde anne baba, ihtiyaç doğrultusunda genci destekleyebilir fakat asıl sorumluluk gencin kendisine ait olduğu unutulmamalıdır. Sınav sonucuna değil, süreçte verilen gayrete odaklanmak; alınan notu değil çabayı övmek her genç açısından çok daha olumlu bir davranıştır.  Bireyin özellikleri konusunda genelleyici ifadeler kullanmamak gerekir.  Örneğin, “sen çok tembelsin” yerine “son girdiğin sınava yeteri kadar hazırlanamadın sanırım” ifadesini kullanmak genci genelleyici etiketlenmekten kurtarır ve ailesiyle olan işbirliğini arttırır.

Şunu da belirtmek istiyorum ki Her insanın farklı özellikleri vardır. Kimi birey çok hızlı öğrenirken, kimisi de çok sayıda tekrara ihtiyacı duyar. Her çocuğun öğrenme becerisi ve potansiyeli farklıdır. Kardeşler ya da akranlar arasında yapılan kıyaslamalar, gençleri rahatsız eder. Bu arada Karşı komşunun kızıyla oğluyla da çocuklarınızı kıyaslamayın lütfen çocuklarınız diğer anne babalarla sizleri kıyaslayınca eminim bu durum sizleri de rahatsız edecektir. Ebeveynlerin çocuklarıyla ilgili gerçekçi beklentilere sahip olmaları, çocuğun becerilerini tanıyıp onun kişiliği doğrultusunda beklentilere girmeleri çok daha sağlıklı bir durumdur. 

Kaygı, bulaşıcı bir duygudur. Anne babaların kaygılarını kontrol altına alabilmesi, çocukların o kaygıyla yüzleşmesini engellemesi bakımından önemlidir. Bunun yanında Gelecekle ilgili hedef ve beklentilerini ebeveynleriyle paylaşan genci dinlemek, kendi beklentilerini ve doğrularını dayatmak yerine gencin fikirlerini tartışabilmek, müzakere etmek karşılıklı iletişimi güçlendirecektir.

Sağlıklı duygusal gelişim ve sağlıklı ayrışma açısından gencin özel alanına saygı duymak oldukça önemlidir. Gencin ebeveynleriyle değil kendi odasında, kendi yatağında uyuması, anne babanın gencin odasına izin alarak girmesi, genci ilgilendiren durumlarda onun fikrine başvurması duygusal olarak güçlü bir ilişki kurulmasını sağlayarak sınırları öğretecek ve bunun yanında özgüveni arttıracak tutumlardır. 
Koşulsuz olumlu kabul, anne baba ve çocuk arasındaki ilişkinin en temel yapısıdır. Her koşulda ebeveynlerin gencin her zaman yanında olduğunu hissettirmesi, ona güvenmesi, onu tüm farklılıklarıyla benimseyip kabullenmesi de sağlıklı anne baba ergen ilişkisinin en önemli unsurlarındandır. Sadece yaşam içinde başarılı ya da uyumlu olduğunda değil, başarısızlık olduğunda ya da işler istendiğini gibi gitmediğinde de sevildiğini ve kabul gördüğünü hisseden ergenin kendine olan güveni artacak ve bu durumda onun sorumluluklarını yerine getirme olasılığını arttıracaktır.  Ergen bu süreçte Kendinin farkına varması, kendini kabul etmesiyle beceri ve ilgilerini ayırt edebilirse,  yetişkinlik dönemine geldiğinde sağlıklı duygusal bağ kurabilen, bunun yanı sıra becerilerine yön verebilen çözüm odaklı mutlu ve kendini seven  bir kişi olacaktır.

Sevgiyle kalın.
Klinik Psikolog Gülsüm Bircan