Bu yazı, Yağmur’a Güney’e olduğu gibi gençlere ve kendisini genç hissedenlere yazılan mektubumdur. Sevgili Yağmur, sevgili Güney, sevgili gençler sizlerin öncelikli görevi Atatürk’ün dediği gibi İstiklal ve Cumhuriyetimizi ömrünüz boyunca korumak ve kollamak olmalıdır.
Sizler çalışmalarınızı sürdürürken birileri çıkar da “bu memleketi sen mi kurtaracaksın?” derse sakın oralı olmayınız. Çalışmalarınızı sonuna kadar sürdürüp, işinizi en iyi şekilde bitirmelisiniz. Çalışmalarınızı en iyi şekilde yaparak bitirmek sizlere huzur verecektir. Huzur sağlıklı olmanın ilk işareti, ilk belirtisidir. Huzur ve sağlık kişinin kendi kıymetini bilmesi olduğu gibi yaşam için gerekliliktir.
Yaşam; insan olarak yaratılmış olmanın kişiye bağışladığı bir armağandır. Yaşamı boşa geçirmemenin yolu, onu iyi şekilde değerlendirmektir. Bunun içinde yaşamı planlamak söz konusudur. Planlamaktan kasıt işi çok ciddi tutularak yaşamı çekilmez hale getirmek değildir. İşlerin belli bir plana ve sıraya göre yapılmasıdır.
Buna bağlı olarak doğru iletişim kurulmasının yönü ve yolları bulunmalıdır. Doğru iletişim sizlerin her ortamda yer edinmenizi sağlar. Doğru iletişim sizlerin doğru kararlar almanıza sebep olur. Doğru iletişim doğruluktan, dürüstlükten de pay almanızdır. Doğru iletişimle, doğru ilişkilerin kurulmuş olması yalanı ve yanlışı da ortadan kaldıracaktır. Doğru iletişim doğru düşünmeye de yol açar. Bu nedenle iyi insan, iyi vatandaş olmakta doğruluğa ve doğru iletişim kurmaya bağlıdır.
Sevgi ve saygı insanın özüdür. Sevgi ve saygı gösteren, sevgi ve saygı olarak karşılığını alacaktır. Sevgi ve saygı anlayışı da beraberinde getirir. Anlayış insanlar arasında uzlaşmayı sağlayan en tutarlı yoldur. Uzlaşma problem yaşamadan hayatın devam ettirilmesidir.
İnsan olarak doğmuş olmak insana, yaşama hakkını kazandırır. Yaşama hakkının içinde başka haklar olarak birçok haklarımız mevcuttur. Eğitim ve öğretim hakkı, seyahat etme, barınma, sağlık, güvenlik vs. gibi haklar bu haklardandır.
Hak kutsaldır. Haklara saygı göstermek insanlık görevidir. Çocuk hakları, kadın hakları, hayvan hakları hepsi birbirinin devamıdır.
Doğa ve çevre ise yaşantımız ve geleceğimiz için hava, su, toprak ve ateş gibi bizi kendine bağlayan yaşantımız için gerekli olan hususlardır. Bunlara karşı duyarlı olduğumuz gibi esirgeyerek ve özenle korumakta sizlere düşen görevlerdir.
Yaşam bir bütün olarak yaşanmalıdır. Yaşamı bir bütün olarak yaşamanın içinde empati de vardır, sempati de. Yaşamı bir bütün olarak yaşamak doya doya ve bilinçle yaşamaktır. Bilinçli yaşam yaşamın anlamını derinleştirir, güzelleştirir.
Hayatta en geçerli yol akıl ve bilimdir. Bilimin, aklın ve bilginin gücü sizleri aydınlığa çıkaracaktır. Bu yoldan asla vazgeçmeyiniz.
Hayatta en güzel olan aydınlığı yaşamaktır. Aydınlığın olduğu yerde safsataya yer yoktur. Bir yerde safsata varsa oradan uzaklaşılmalıdır. Safsata körlük yaratır. Safsata kötülüklerin doğmasına, kötülüklerin yaşanmasına da yol açar. Kötülüklerin bulunduğu ortamlarda acımasızlık olduğundan kötülüklere yem olmamak için uyanık olunmalıdır.
Yaşamın çekilmezleri arasında en kahredici olanlar yalanlara kanmak, aldatılmaktadır. Aldatılmak kolay yutulur bir lokma değildir. Bile bile, göz göre göre böyle bir lokma yemek zehir içmekten farksızdır. İnsanları kandırmak ve aldatmak için uğraşanlara en kötü söz olarak “LANET OLSUN” demenin dışında ne söylenebilir.
Hırsızlara, arsızlara, çalanlara, soyanlara, hainlere, hainlik yapanlara, milletin ve yetim hakkı yiyenlere kindar olup kin kusanlara, insanları ayrıştıran ve ötekileştirenlere övgü yapılacak değil ya… Onlara çok ağır konuşulmalı ama lanet dışında ne söylenebilir.
Yağmur ile Güney torunlarım olup birisi 12 yaşında, birisi de 6 yaşındadır. Daha çiçeği burnunda olan çocuklardır. Kendi dünyalarını, kendi hayallerini yaşayarak hayata hazırlandıklarını görüyorum.
Onlar kendi güçlerini, kendi çabalarını, kişisel yeteneklerini ve akıllarını kullanarak yaşamı kazanmak isteyeceklerdir. Kişisel yetenekleri, kişisel yeterliliğe dönüştüğünde başarıları kaçınılmaz olacaktır. Yaşamda hak ettikleri yerleri bulacaklardır.
Etkin insanların yaşamı kendilerinin yaratacağı söylense de aile ortamı ve kişiye sağlanan olanaklar kader çizgisini değiştiren hususlardır.
Dileğim çağdaş doğrultuda bir yaşam kurulmasından yanadır. Çağdaş doğrultuda ve sosyal bir hukuk devletinde insan kendi kaderiyle bırakılamaz. Daha insani koşullar yaratılacağı gibi fırsat eşitliği de sağlanabilir. İnsan diğer varlıklardan üstün olduğuna göre bu üstünlüğünü insan, insanca yaşatmak için kullanmalıdır.
Bunun yolu insanların “beşikten mezara kadar” eğitilmesinden geçer. Böylece insanda insan olduğunu ve insan olmanın erdemini seçer. Yaşamda, insan da kalite aranır. Nitelik, kalite ve estetik güzelliğin yalın halidir.
Sonuç olarak her alanda önümüzü güneş gibi aydınlatan Atatürk aydınlığı yol göstericimiz olmalıdır. Atatürk’ün izinde olmak, onun ilkeleri doğrultusunda yürümek, yol almak ve inadına Atatürk’ü yaşamak yarınlarda sizlere başarı getirecektir.
Cumhuriyetin ışığında, Atatürk aydınlığında, sevkle, aşkla gençliğinizi güzellikler içinde geçirmenizi dilerim. SAYGILARIMLA
Tel: 0539 979 35 29 Cafer GÜNDOĞDU