Geçen defa yazdığımız yazımız 2 bölümden oluşan “Türkçe Deyince” başlıklı yazımızın birinci bölümüydü. Bu hafta ikinci kısmını yazmam gerekiyordu. Ancak bir haftadır gündemi meşgul eden şu “Astronot” sözcüğü ve Türk Dil Kurumunun bu sözcüğe Türkçe bir sözcük arayışları hakkında henüz konular çok tazeyken değinmek istedim.
Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın uzaya gönderilmek üzere gönüllüler arasından bir Türk’ün seçileceğini söylemiş, astronot sözcüğünün yerine yeni bir Türkçe sözcük önerilmesini istemiştir. Bunun üzerine sosyal medyada onlarca yeni sözcük önerilmiş, Türk Dil Kurumu başkanımız Prof. Gülsevin en çok önerilen sözcükleri katıldığı haber programlarında açıklamıştır. Bu açıklamalara göre en çok önerilen isimler Cacabey, Göksu, Gökreis, Gökalp, Gökay, Göktürk, Türkay, Türkonot, Evrenot, Gökmen, Uzay İnsanı, Alpaslan, Fatih, Akıncı gibi kelimelerden oluşuyor. Prof. Gülsevin, önerileri göz önünde bulunduracaklarını aynı zamanda TÜBA ve Uzay Ajansı başkanları ile görüşmelere devam ettiklerini söyledi. Yani buradan şunu anlıyoruz. Türk Dil Kurumu bu işi kendi başına halletmeyecek. Ancak benim gördüğüm gerek sosyal medyada gelen öneriler gerekse haber kanallarının halk ile yaptığı röportajlarda sunulan öneriler tamamen fantezi boyutunda. Kurum yeni bir kelime türetmede halkın istek ve arzularını ön planda tutuyor çünkü kimi önerilen doğru kelimeleri halk benimsemiyor. Yanlış kelimeler daha çok yaygınlık kazanabiliyor. Bunun örnekleri çok fazla. Dilbilimde de genel koşul kelimelerin kullanımıdır. Her ne kadar dilbilimciler doğruluğu veya yanlışlığı konusunda uyarmalarda bulunsa da halk benimsediği sözcükleri kullanıyor. Benim şahsi görüşüm kelime türetme sorumluluğu halka yüklememeli. Burada bir örnek vermek istiyorum. Ben İstanbul’da iken Hocam Prof. Zeynep Kerman kelime türetmede bana şöyle demişti: “Amerikalılar aya inecekleri gece Fransız dil akademisi toplantı halinde. Aya inme anlamına gelen bir kelime bulacaklar yoksa İngilizcesi girecek. Toplantıda “alunir” (Aya inmek) kelimesi türetilerek İngilizcesinin dile geçmesi engellendi.”
Şimdi bizde nasıl oluyor? Türk Dil Kurumu bazı kelimelerin türetilmesinde işi halkın iradesine bırakıyor. Maalesef biz de bu işi ciddi bir iş olarak görmediğimiz için aklımıza her geleni söylüyoruz. Daha gerçekçi bir ifadeyle “işi sulandırıyoruz!” Astronot sözcüğüne gelen örneklerle bunu bir kez daha yaşadık. Sayın Bahçeli eski bir tarihi şahsın adını yaşatmak için “Cacabey” diyelim dedi. Kimisi şüphesiz gemilere verdiğimiz “Oruçreis” adına uydurarak “Gökreis” diyelim dedi. Daha komiği“Astronot” kelimesinden bozulma “Türkonot”- “Evrenot” gibi sözcük önerenler de olmuş. Bir iki Profesör “Göktürk” adının kullanılmasını önerdi.“Uzay İnsanı” diyenler oldu. Yani işin özeti yine milliyetçiliğimizi konuşturduk.
Böyle milliyetçilik olmaz. Diyelim ki Göktürk, Cacabey, Türkonot dedik. Bizden önce uzaya giden Amerikalılara, Çinlilere, Ruslara ne diyeceğiz? “Amerikalı Cacabeyler bugün uzaya gitti”, “Rus Türkonotlar aya indi”, “Çinli Göktürkler aya uydu gönderdi” mi diyeceğiz? Bunları göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Bazı yerleşmiş yani halkın bakışında bir anlam kazanmış isimlerimizi yeni kelimelere vermek bir yarar sağlamaz. Çünkü zaten bu isimlerkendince bir anlamı içinde barındırmaktadır. Biz bu anlamı göz ardı edip bu kelimelerden ikinci bir anlam barındırmasını bekleyemeyiz. “Cacabey” de “Göktürk” de zaten halkın gözünde bir şeyleri çağrıştırmaktadır. “Astronot” sözcüğünün yerine kullanılması doğru olmaz. Yeri gelmişken öteden beri yapılan bir yanlışa daha değinmek istiyorum. Her şeyin sonuna getirmeye başladığımız şu insan kelimesi. Bilim insanı, iş insanı, siyaset insanı…
“Adam” sözcüğü cinsiyet belirtmez. Çünkü zaten anlamı insandır. Biz kadına da erkeğe de adam demiyor muyuz, bir işi de adam gibi yap demiyor muyuz, bu örnekler bize cinsiyetçiliği mi çağrıştırıyor? Bu soruna söyleşi kitabımda yer verdim meraklıları bakabilir (s. 76) bu nedenle “uzay insanı” gibi bir terim kabul edilemeyecek kadar yanlış bir terimdir.
Hocam Prof. Timur Kocaoğlu astronot için gök ile değil uzay ile ilgili bir sözcük önerdi. Kocaoğlu’nun söylemine göre ufkumuzu gök gibi dar bir alana sıkıştırmamalıyız. Söz konusu olan uzay… Pilot gökte olur, uzayda ise “Uzayman”, uzaya giden astronot için göz sözünden değil uzay kavramından söz türetmek gerekir. “Gök” ile “uzay” arasındaki kavram ayrımını ayırt edebilmemiz gerekir. Ben de hocama katılıyorum. Başkan Prof. Gürer Gülsevin şimdiye kadar çoğunlukla “gök” ile başlayan kelimelerin önerildiğini söyledi. Ancak söz konusu gökten daha uzakta bir yer. Nasıl ki uzay, uzaylı, uzay gemisi gibi kelimeler halk tarafından benimsenmiş ise bunlara mukabil astronot kelimesinin yerine uzay kelimesinden yeni bir sözcük türetilebilir.
Şafak KARAKOÇ