Merhaba sevgili okuyucularım bu hafta sizlerle beynimizin bizi zorlu olaylarda sınırlarımızı zorlama konusunda nasıl oyunlar çevirdiğini ve hazır bir Bilgi olunca o bilgiyi zorlamadan nasıl kabul edebildiğimizle ilgili ve diğerlerini dinleme konusunda bizi nasıl yanılttığı ile ilgili bir paylaşım yapmak istiyorum.
Yazımın içeriğini Dünyaca ünlü matematik bilimcisi George Dantzig oluşturuyor.
1939 yılında gerçekleşen olayda Kaliforniya Üniversitesi Berkeley’de doktora öğrencisi olan George Dantzig, yoğun çalıştığı bir dönemde istatistik dersine geç girmek zorunda kalır.
Tahtada iki soru vardır ve Dantzig bu soruların ödev olduğunu düşünerek defterine geçirir.
George Dantzig 1986 yılında College Mathematics Journal adlı dergisine verdiği bir röportajda o dönemde yaşadıklarını şöyle anlatmaktadır:
“Açıkçası Profesör Neyman’ın o güne kadar verdiği en zor ödev olduğunu düşünmüştüm. Birkaç gün boyunca soruların üzerine ciddi bir şekilde kafa yordum ama bir türlü çözüme ulaşamadım. İnat edip birazda sınırlarımı zorlayınca sonunda iki soruyu da çözmeyi başardım. Profesörün odasına giderek, ödevi biraz geciktirdiğimi eğer kabul ederse teslim etmek istediğimi söyledim. Profesörde masasının üzerindeki kağıt yığılı alanı göstererek oraya bırakmamı istedi.
Yaklaşık altı hafta sonra bir Pazar sabahı saat sekizde kapımın yumruklanması ile uyandım. Karşımdaki Profesör Neyman inanılmaz heyacanlıydı.
İşte o sabah çok garip bir gerçeği öğrendim. Aslında Profesör Neyman’ın tahtaya yazdığı iki soru ödev falan değilmiş. Profesör dünyanın önde gelen matematikçilerinin o güne kadar çözüme kavuşturmadığı çok ünlü iki çözümsüz problemi öğrencilere örnek olarak göstermek için tahtaya yazdığı ortaya çıktı.”
Evet sevgili okuyucularım ne düşünüyorsunuz, sizce Dantzig derse geç kalmasaydı ve soruların çözümsüz olduğunu öğrenseydi, yine aynı çabayı gösterip problemleri çözüme kavuşturur muydu?
Bir bakın kendinize size yapamazsın o işi şu kişiler yaptı da başaramadı diyenlerle dolu ve siz onlara kulak tıkayamıyorsunuz. Ya da kimse size bu işin başarılmadığını söylemiyor siz ne yapardınız? Daha çok çabalar mıydınız yoksa bırakır mıydınız?
Beynimizin çok farklı bir çalışma sistemi var ve bizi daha çok zorlamak İçin dahice oyunlar oynuyor. Zorlu bir işte “aman ne gerek var aç mısın açıkta mısın” gibi düşündürüp bizim bu işi ne kadar isteyip istemediğimizi test ediyor. Zorlu bir görevde bahaneler üretiyor biz bu bahaneleri beynimizin bizi test etme amacıyla ürettiğini düşündüğümüzde kendimizle ilgili sınırları da zorlayacağımız kesin gibi gözüküyor;)
Haydi o zaman zorlu görevlerde birilerinin yapamazsın ya da yaparsın demelerine inat beynimize çabalamaktan vazgeçmeyeceğimizi ve onun oyununa gelmeyeceğimizi gösterelim.
Unutmayalım ki bir problemin çözümsüz olduğuna inanmak, o problemi çözememenin en önemli nedenidir.
Sevgiyle kalın.
Klinik Psikolog Gülsüm Bircan