Teknoloji son 20 yılda hızla gelişti. Artık hayatımızın her yerinde son teknoloji ürünleri bizlerden bir parça oldu. İnsanoğlunun başlangıçta teknolojiye yüklediği yalnız bir misyon vardı. O da İnsan hayatını kolaylaştırmak. Ancak değişen siyasi şartlar ve insanoğlunun aç gözlülüğü teknolojiden beklentileri değiştirdi. Yeni yaratılmaya çalışılan türler; yapay hayvan örnekleri, yapay yiyecek ve içecekler, yavaş yavaş insanın yerini almaya çalışan robotlar bunun en açık örnekleri. Aklımıza hemen şu soru geliyor: Ne yapılmak isteniyor? Bakıp gördüğümüz zaman robotlar bize en sevimli halleriyle veriliyor. Hemen benimsemek istiyoruz. Bizden biri olsun, hatta ailemize katılıp bize hizmet etsin istiyoruz. Ancak robotların halleri hiç dikkatimizi çekmiyor. Aynı insan; konuşuyor, anlıyor, insanın yapabildiği her işi yapabiliyor. Bir tek eksiği hislerinin ve duygularının olmaması. Medyada, televizyonda bize en sempatik halleri ile gösteriliyor. Fakat bu noktada insanların hisleri ve duyguları öldürülüyor aslında. İşte yeni kuşak çocuklar bunun en büyük örneği. Teknoloji ile iradesi elinden alınmış durumda. Bencil, kendisinden başka hiçbir şey düşünmüyor. Saygı ve sevgi nedir bilmiyor. Küçücük çocuklar “Youtube” kanalları açıyor.

“Robotlar insanlaştırılırken insanlar robotlaştırılıyor” Şimdi birkaç örnekle bunu görelim. Birtakım şirketler yapay zekâ ile insan beynini birleştirmeye çalışıyor. Elon Musk’ın insan beyni üzerinde çalışan şirketi “Nueuralink” adlı şirketi maymunlar üzerinde gerçekleştirdiği insan beyni ile bilgisayar arasında iletişim sağlayan bir çipin deneyde başarılı olduğunu duyurdu. Bu çalışmanın amacını da tepki çekmemek adına “Alzheimer, Parkinson” gibi hastalıkların önüne geçmek için yapıldığını duyurdu.

Belki izleyenler olmuştur. “Ada” adlı bir film var. insanları metropol şehirlerden ve kozmopolit hayattan kurtarmak adına onları adaya davet ediyor. İyi bir yaşam arzusu… Sakinlik ve yeşillik var. Ancak insanlar bir kafes içinde getiriliyor. İnsanlar kaçırılıyor aslında. İnsanların geçmişi unutturulmaya çalışılıyor, beyinleri yıkanıyor; çipler yerleştiriliyor. İşte tam da yukarıda sözünü ettiğimiz olayın filmi değil mi?

Geçenlerde yeni bir terim duydum. “Robo-insan” yani insan ve robotun özelliklerini kendisinde birleştiren yeni bir tür. Artık yapay zekâ denilen şeyin insan kaderini değiştirebilecek kadar büyük bir buluş olduğunu kabul etmeliyiz. Çünkü küreselleşen dünya ve sonsuz sanayileşme arzusu doğal kaynakları hızla tüketmektedir. Sanıyorum artık bir savaş olursa herhalde insanlara gerek kalmadan robotlar işi halledecek. Bir taraftan Çinli şirketler robot köpekler üretiyor. Japon şirketler insan gibi robotlar üretiyor. Avrupalı şirketler robot örümcek ve böcekler üretiyor. İnsansız hava araçları, uzay araçları, pilota ve sürücüye gerek kalmayan savaş araçları ve daha niceleri… Diğer taraftan yeni gezegen ve yeni yaşam arayışları ve dünyanın hızla yıprandığı gerçeği… Esasında bilim uğruna neler feda ediliyor bir düşünmek gerek.

Şafak KARAKOÇ