Merhaba sevgili okuyucularım bu hafta sizlerle sınav stresi ve sınav stresi ile başa çıkma sürecini işlemek istiyorum.

Sınav kaygısı, sınav sürecinde şiddetli ve sürekli bir endişe, stres veya huzursuzluk duygusu yaşanması durumudur.

Sınavlara düzenli planlı disiplinli şekilde hazırlanılması, bu süreç içinde rahatlama ve nefes alma tekniklerinin kullanılması, süreç içinde olumsuz düşüncelere karşın olumlu düşünce ve inançların oluşturulması, zaman yönetimi becerilerinin geliştirilmesi gibi takip edilen süreçler sınav kaygısıyla başa çıkmada etkili yöntemlerdir. 

Peki, sınav kaygısının belirtileri ve nedenleri nelerdir?

Sınav kaygısı nedir?
Sınav kaygısı; öğrenilmiş olan bilgilerin sınav anında etkili şekilde kullanılmasını engelleyerek performansın düşmesine sebep olan yoğun şekilde hissedilen kaygı olarak tanımlanmaktadır.

Sınav kaygısının nedenleri nelerdir?

* Sınava giren bireyin Mükemmeliyetçilik ve yüksek hedefleri,

* Bireyin yaşadığı Sosyal çevrenin beklentileri ve baskısı,

    * Bireyin Sınava yeterince hazırlanamadığını düşünmesi ve sınava yönelik gerçekçi olmayan inançları ( Sınavda alacağım not benim kim olduğumu gösterir, sınavı kazanamazsam yaşama sebebim yok, ben bir hiçten öteye gitmem, hiçbir şey de başarılı değilim, yaşamımda başarılı ve mutlu olmak için tek seçeneğim sınavı kazanmak başka yol yok. vb. düşünceler.) sınav kaygısına neden olabilir.

Her sınav kaygısı riskli midir? Sınav kaygısı ne zaman sorun haline gelir?

Bireyler tarafından çok sorulan sorulan arasındadır. Bakıldığında Her sınav kaygısı riskli değildir. Sınava girecek her bireyde kaygı görülebilir ve bu kaygı düzeyleri de her bireyde farklı olacaktır. Bireyde belirli bir düzeyde oluşan kaygı, sınavlara motive olmasında ve hazırlanmasında faydalıdır. Bireyde hissedilen kaygının yoğun olması öğrendiği bilgileri kullanmasını engelleyerek  performansın düşmesine sebep olarak sınava yönelik kaygı bir sorun haline gelmektedir.

Sınav kaygısının fiziksel, duygusal ve zihinsel belirtileri nelerdir?

Fiziksel belirtileri: Karın ağrısı, mide bulantısı beraberinde kusma, terleme, titreme, uyku bozukluğu , iştahsızlık ya da aşırı yemek yeme gibi durumlar görülebilir.

Duygusal belirtileri: Öfke aniden parlama durumu, korku, endişe, umutsuzluk, sürekli olarak ağlama. Bir anda gülmeye başlama gibi durumlar görülebilir.

Zihinsel belirtileri: Odaklanamama, dikkatini verememe, unutkanlık.

Sınav kaygısı sınavdan sonra devam eder mi?

Kaygı, sınav öncesinde, sınav anında  görülebileceği gibi sınav sonrasında gelecek sonuçla ilgili de kaygı süreci uzayabilir.

Ebeveynlerin tutumları gençlerde sınav kaygısını tetikler mi?

Sınav sürecinde kaygıyı arttıran en önemli faktörlerden biri de ebeveynlerin olumsuz tutumlarıdır. Ailenin Reddedici ve eleştirel tutumu, gerçekçi olmayan beklentileri, başarının yüceltilip başarısızlığın küçümsenmesi ve diğer bireylerle karşılaştırma yapmak sınav kaygısını tetikleyen faktörlerdir.

Kaygı sürecinde ebeveynlerin tutumları nasıl olmalıdır?

Öncelikle Aileler gerçekçi olmalı ve çocuklarını diğer çocuklarla karşılaştırmamalıdır. Ayrıca çocuklarına olan sevgilerinin sınav sonuçlarına göre değişmeyeceğini ve karşılıksız olduğunu onlara hissettirmeleri çok önemlidir. Yaşam içinde sınavların hep olacağını var sayarak çocuklarına sorumluluk verip onlara güvenip cesaretlendirmeleri de önemlidir.

Sınav kaygısı sınav süresince hata yapmaya neden olur mu?

Her öğrenci bu sınav sürecinde sınava yönelik kaygı yaşayabilir. Ancak her birey kendine has olduğu için sınav kaygısı her bir birey için farklı bir süreci kapsar bu durumda herkes sınav kaygısından aynı şekilde olumsuz etkilenmez. Ancak bireyde sınav kaygısına yönelik fiziksel, zihinsel ve duygusal belirtiler yoğun bir şekilde yaşanıyorsa sınav esnasında hata yapma ihtimali daha yüksek olacaktır.

Sınav kaygısı tedavisinde izlenen yollar nelerdir?

Bireyin sınav kaygısı ağır geçmişse ve bunun sonucunda depresyona, anksiyete bozukluğuna, uyku bozukluğu ve yeme bozukluğu gibi problemlere neden olmuşsa psikiyatrist destekle birlikte psikolojik destek alması düşünülebilir. 

Sevgiyle kalın.
Klinik Psikolog Gülsüm Bircan