Atasözü Türk Dil Kurumu sözlüğünde;
“Uzun deneme ve gözlemlere dayanılarak söylenmiş ve halka mal olmuş, öğüt verici nitelikte söz, deme, mesel, sav.” olarak tarif edilmiştir. Atasözleri ve deyimler dilimizin önemli bir zenginliğidir. Sayfalarca anlatılacak bir konu, bilene bir cümleyle anlatılır.

Tarifte de görüldüğü gibi atasözleri öğüt verici niteliktedir. Her atasözü zamanı içinde belli şartlarda söylenmiştir. Ancak zaman içinde farklı şekillerde kullanılmaya başlamış, insanların işine geldiği şekilde eğip bükerek çıkarına uydurduğu ve olumsuz davranışlar ortaya çıkaran bazı atasözlerimiz de vardır.
“Ağlamayan çocuğa meme vermezler.” Gerçekte hakkını istemek anlamındadır. Uygulamada hakkı olmayanı da çeşitli yollarla istemek olarak uygulanılmaktadır.

“Devlet malı deniz yemeyen domuz.” Devlet malının yenmemesi gerektiğini hiciv yoluyla belirtir. Ancak, toplum devlet malı yenmesinin artık normal olduğunu belirtmek için kullanır.
“Çok mal haramsız, çok laf yalansız olmaz.” Doğruluk payı olsa da, böyle bir genelleme yapılmamalıdır. Çalışıp kazanana, bilip konuşana haksızlık içerir. Zenginliğe ve bilgiye aklı kullanarak ve çalışılarak da ulaşılabilir.

“El, elin eşeğini türkü çağırarak arar.” Toplumsal yabancılaşmayı, başkasının işine gerekli özenin gösterilmediğini eleştiri olarak ifade eder. Toplumda başkalarına iç bir şekilde güvenmeme olarak algılanır.

“Bal tutan parmağını yalar.” İyi bir iş yapan mutlaka sonucunda bir ödül alır, anlamındadır. Ancak, her işin sonucunda bir çıkar sağlamayı teşvik etmek, çıkarsız hiçbir şey yapmamayı için kullanılır.

“Altın çamura düşmekle değerini yitirmez.” İyi insanın ufak tefek eksiklikleri görülmez anlamında söylenmiş. Toplumda, iyilik yolundan şaşmış, iyiliğinden fazla kötülüklere bulaşmış insanları aklamak için kullanılır.

“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.” Mecazen söylenmiştir. Böyle düşünürsen bir gün sana da dokunur anlamındadır. Ancak bizde neme lazımcılık, umursamazlık, “gemisini kurtaran kaptan”cılık olarak yorumlanır.

“Bahşiş atın dişine bakılmaz.” Biri hediye vermiş ise değerine bakılmaz. Önemli olan hediyenin değeri değil, yapılan davranışın güzelliğidir, anlamındadır. Günümüzde yaygın kullanılmasa da çıkarın büyüğü, küçüğü olmaz olarak yorumlanır.

İşe geldiği gibi yorumlanan atasözlerimizden sadece bir kaçına örnek verebildim. Elbette daha manidar çok sayıda yanlış yorumlanan, yazda zıtlık içeren atasözlerimiz var.
Varılan bir sonuç var. İnsanlar her şeyi işlerine geldiği şekilde eğip bükebiliyor. Çıkarları doğrultusunda olaylara, durumlara ve sözlere yeni yorumlar yükleyebiliyor. Böylece atasözleri üzerinden olumsuz bakış açıları oluşabiliyor.

İnsanlara, insani değerleri doğru yükleyebildiğimiz zaman algılar ve yorumlar ve yaklaşımlar doğru olacaktır.

Şaban BALTACIOĞLU