Merhaba sevgili okuyucularım bir bayram daha geldi.
Geçmiş bayramlarda çocuk olmak; bayramlanlıklara sarılıp uyumak, erkenden kalkıp bayramlıkları giyip bayram namazına gitmek, evde kaldıysak bayram namazından gelecek sevdiklerimizi heyecanla beklemek, gelince el öpüp harçlıklarımızı cebimize koyup güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra tüm arkadaşlar da toplanınca bizim için bayram mesaisi başlar tüm komşularımızın kapısının ziline basıp bir avuç şeker alma selbest olunca sevinçle aldığımız şeker torbalarını hep birlikte gün içinde yemek sonrası mııı tabi ki cırcır ya da karın ağrısı ile uyuyakalmak:) Bayramın İkinci günü sanki o karın ağrısını hiç çekmemiş gibi koşarak arkadaşlarla bayram mesaisinin ikinci gününe başlamak:)
Şimdi gözlemliyorum da sosyal, ekonomik, kültürel olarak değiştikçe daha çok yalnız kalmayı istiyoruz çocuklarımız artık bayram gezmeleri yerine arkadaşları ile teknolojik olarak yakınlık kuruyor bir cümle kurmadan sadece imgesel ya da bir kaç kelime kurup es geçiyorlar bayramda şeker toplayıp koşturmayı oyunlar eşliğinde neşeli sesler çıkarmayı unutmuş bireyleri görüyorum. Bu bireylerin Sonrası ne olur diye sorarsanız çoğunlukla yalnızlıkla gelen duygudurum değişiklikleri, depresiflik, melankolik ve iletişimsizlikle gelen duygularını ifade etmekte güçlük çeken bireyler olabilirler.
Gelin bu bayram hep birlikte çoluk çocuk dışarı çıkalım gökyüzüne gerçekten bakalım, havayı akciğerlerimizde gerçekten hissedelim ve gördüğümüz herkesin bayramını kutlayalım. Komşumuzun kapısını çalalım kapıdan da olsa güzel dileklerimizi iletelim. Çocuklarımızı bir günlüğüne geçmiş bayramlarımıza götürelim onlar telefonda kalmak isteselerde bir günlüğüne onlardan çocuklarınızın da sizin çocukluğunuzu görmek istediğini söyleyin isteksiz olsalar da bayramda o samimiyeti verdiğimizde gelecekte bu anı onlara çocuklarına anlatacakları geçmiş güzel bayram anıları olacak:)
Biliyoruz ki her şey geçici ne acı ne tatlı, ne nefret ne aşk, ne hüzün ne de sevinç vb. hiçbir şey kalıcı değil. Bizim de misafir olduğumuz bu dünyadan kimseyi ayrıştırmadan, ötekileştirmeden sevgi diliyle geçireceğimiz nice bayramlar diliyorum.
Sevgiyle kalın.
Klinik Psikolog Gülsüm Bircan