HERKES her işi bilir. HERKES, BİRİSİNİN bu işi yapmasını bekler. BİRİSİ hiçbir iş yapmaz. HERKES, HERHANGİ BİRİ yapar diye düşünür. Bu işi HİÇ KİMSE yapmaz. HİÇ BİR iş yapılmamış olur. HERKES, BİRBİRİNİ suçlar.
HERKES, HER İŞİ bilir ama BİRİSİ bu işi yapmaz. HİÇ KİMSE, HİÇ BİR İŞ yapmamış olur. Sonuç olarak HİÇ BİR ŞEY yapılmamış olur.
Birçok kişi bilmediği iş, için “Benim tek bildiğim iş bu” diyebiliyor. Eğer tek bildiği iş, bildiğini sandığı ve aslında bilmediği iş ise, bu arkadaş bildiğin işsiz. Bir şekilde yırtma şansı var. Eğer etraftakiler, o kişinin yaptığı işi bilmediğini bilmiyorsa bir şekilde iş yürür. Ancak bildiğini sandığı iş gerçekte yaptığı iş değildir. Bunu işi yapan da bilmez, iş yaptıran da bilmez.
“Bir zamanlar eşeğiyle köy köy dolaşarak seyyar satıcılık yapan biri, eşeğinin topalladığını fark eder. Yeni geldiği köyde bakınırken, önünde üç beş eşek bağlı olan bir dükkan görür. Dükkana doğru yönelir eşeğiyle birlikte. Selamdan, hal hatırdan sonra, dükkan sahibine eşeğine nal çaktırmak istediğini söyler. Dükkan sahibi seyyar satıcıya ve eşeğe şöyle bir bakar, eşeğin etrafında bir döner ve der ki:
“Elimde son iki nal var, onları da senin eşeğe çakalım. “
Seyyar satıcı kendini şanslı hisseder. Ya son iki nal da kalmasaydı? Hemen nalları çakmasını ister.
Dükkan sahibi biraz uğraştan sonra nalları çakar. Seyyar satıcı parasını öder ve yola çıkar. Ancak eşeğin topallaması geçmemiştir. Bir sonraki köye varır. Topallaması iyice artan eşeğini, önünde üç beş eşek bağlı olan yeni bir dükkana götürür. Bu dükkanda çok sayıda nal vardır. Küçüklü, büyüklü… Dükkan sahibi bir önceki köyde çakılan nalları söker. Bir torba nal getirir. Tek tek eşeğin ayaklarına ölçer. En uygun olanları bulur ve çakar. Eşeğin topallaması geçmiştir.
Seyyar satıcı bir önceki köyde olanları anlatır. Yeni geldiği dükkan sahibine. Dükkan sahibi hafif üzüntülü bir tebessümle “O arkadaş nalbant değil, semercidir. Eğer benden semer yapmamı isteseydin seni bir alt sokaktaki semerciye gönderirdim.” der.
Semerci, nal çakarsa eşek topallamaya devam eder…
Hiçbir iş bilmeyenler “pompacılık” yapmayı biliyor. Pompacılığın birkaç yan anlamı var elbette. Bu pompacılık “enfoze etmek" amiyane tabiriyle "kakalamak" anlamında olanı. Kendilerine de statü çağrışımlı bir meslek adı koymuşlar tabi ki.
Direkçinin, sontajcılık yapmaya kalkması gibi. Mantık basit; toprağın üstüne dikebilen toprağın altına da dikebilir. Yeter ki buna inanan birilerini bulsun.
Bu “Pompacılar” kendilerine inanan birilerini buluyor ki, işlerini(!) sürdürebiliyor.
Şimdi bu yazıyı okuyanlar “Yine kime ne söylemek istemiş bu adam? Niye daha açık yazmıyor?” diye düşünecek.
KİMSEYE, HİÇ BİR ŞEY söylemiyorum. HERKES, BİRİSİ ile böyle bir durum yaşamış olabilir. HİÇ KİMSE alınganlık göstermesin lütfen…
Şaban BALTACIOĞLU