Merhaba sevgili okuyucularım bu hafta sizlerle kaybeden olmama adına daha çok kaybetme davranışı ile ilgili paylaşım yapmak istiyorum.
Hepimiz başladığımız işleri bitirmek isteriz bazen bu işlerin bizi başarıya götürmeyeceğini öngöre ön göre sırf bitirmek için yanlışı kabullenmeyip sonuna kadar gideriz bir bakarız ki elimizde zarardan başka bir şey yok. Bunun için büyüklerimizin bir sözü var: “ zararın neresinden dönsek kardayız.” Ama biz bir kere o işe başlamış emek sarf etmiş bu işe bu kadar emek verdim deyip ne kadar zarar görse de bırakama halidir.
Bu emek maddi, duygusal ve zamansal olabilmektedir. Bu sendroma yakalanan kişiler gerçekçi düşünemez ve ısrarcı şekilde bu durumun içinde kalmak isteyebilirler.
Günlük yaşama bakıldığında zaman zaman herkesin yaşamında Concorde Sendromu ile ilgili örnekler vardır.
Duygusal ilişkilerde Concorde Sendromuna yakalanan kişiler bilhassa emek verilen ilişkilerden vazgeçmekte genel olarak zorluk yaşar. Kişi o kadar çok korkar ki kendisine zarar verdiğini bile bile arkadaşlıklarını, sevgililik durumunu sonlandıramaz çünkü orada duygusal bir emek çaba vardır. Bu çabayı önemseme durumuyla birlikte kişi mantıksal düşünmekte zorlanır.
Kişinin böyle davranmasının bir sebebi de karar verirken gelecekten çok geçmişte yaptığı yatırımları düşünmekten kaynaklanıyor. Kişi kendisine zarar veren yıpratan ilişkileri sonlandıramadığı için genellikle karşı tarafın düzelmesini bekliyor. Bu bekleme süreci uzadıkça kişi hem kendisini değersizleştirmiş hem de zamanını kendine zarar veren bir ilişki içinde kaybetmiş oluyor. Burada asıl durum kişinin toksik ilişkileri bitirmekte zorlanması ve bundan dolayı yenilen taraf olmayı kabul edememesidir.
Concorde Sendromunun etkisini, ekonomiden psikolojiye, gündelik hayattaki tecrübelerden ikili ilişkilere kadar görebiliriz.
Bu sendromdan kendimizi, gerçekçi bir şekilde, geçmişte yapılan yatırımlara göre değil, gelecekte olan kazanımlara göre planlama yaparak koruyabiliriz.
Kişi Concorde Sendromuna düştüğünü fark ettiğinde “zararın neresinden dönersek kar’dır” diyebildiğinde gördüğü zararı önemseyip mantıklı kararlar verip yaşadığı kayıplara son vererek yeni başlangıçlar yapmaya motive olmalıdır. Sürekli enerji emen, sürekli iyi niyeti suistimal eden bir ilişkiyi sonlandırmak, maddi manevi ve psikolojik olarak kişinin sağlığını korumasına ve yaşamda daha kazançlı ilişkiler kurmasına yardımcı olacaktır.
Sevgili okuyucularım yaşam bizi bir çok zorlayıcı süreç ile karşı karşıya getirecek biz bu süreçleri doğru okuyabilirsek kaybetmemek olmamak adına daha çok kaybetmeyi seçmezsek, zararın neresinden dönersek kâr’dayız diyebilirsek yaşamda yeni bir sayfa açabilirsek işte o zaman kendimizi kazanırız!!
Bol kazançlar diliyorum.
Sevgiyle kalın.
Klinik Psikolog Gülsüm Bircan