Yönetici, lider sözcüklerini çok kullanırız toplum olarak. Herhangi bir kurum ya da kuruluşta çalışan birçok kişi yönetici olmak ister. Üç kişi bir araya gelmeye görsün, hemen birileri liderliğe soyunur.

Yönetici olunca gerçekten yönetebiliyor muyuz? Hani liyakat dediğimiz bir şey vardır ya. Liyakat, yöneticide bulunması gereken, yöneticilik yaptığı alandaki ehliyeti ve becerileridir. Malum, yönetici de” liyakat” sorunu günümüzde çok tartışılır hale geldi.

Peki, herkes lider midir? Hani kırk elli saat kurslara gidip, ilk olarak iki elini başparmakları ve diğer parmaklarının uçlarını hafif temas ettirerek, başparmaklarla işaret parmaklarının ortasında anlamsız bir boşluk oluşturup karşısındakilerin gözüne sokmaya çalışır gibi göbeklerinin hizasında tutarlar ya… Lider olmak bu demek mi? Ellerinizi “ ben liderim” tutuşu yapıp aynada bakın ve ne anlarsanız öyle anlayın…

Aslında herkes bir yönetici ya da liderdir. Kimileri kendini yönetir. Kimileri bir kurum ya da kuruluşu yönetir. Kimileri bir işi yönetir. Birçoğumuz ailemizi ve aile bireylerimizi yönetiriz. Mesele iyi bir yönetici miyiz ya da lider miyiz?

Birçoğumuz birçok yönetici tanımışızdır. Başarılıdır, başarısızdırlar. Ancak günümüzde yöneticilik kavramının yerini liderlik kavramı almaktadır.

Liderlik, geliştirilebilir ancak doğuştan gelen ve ilk çocukluktan itibaren oluşturulan kişilik özellikleri ile oluşturulan insanlara özgü bir yetenektir.

Lider, bulunduğu çevreye yarar sağlayan, çevreyi yönetebilmek için sorumluluğunu zekâ, bilgi, birikim ve deneyimler ile harmanlayabilen kişilere denir. Atanmış ya da seçilmiş olsun, belli bir topluluğa hükmeden herkes lider değildir.

Lider:

Sürekli sorumluluk alır. Başkalarına karşı hırsları, fesatlıkları olmaz. Bencil görülmelerine rağmen “biz” odaklıdır. Güç, bilgi, becerileri ve yeteneklerini kendisi için değil, çevresi için kullanır. Kişilerle uğraşmaz. İletişim yetenekleri güçlüdür. Sabırlı, tutarlı ve pozitiftirler.

Vizyon ve misyon sahibidir. Otoriteye bağlı değildir. Yenilikçi, gelişimci, özgün düşüncelere sahiptir. Gelişmelere bütünsel bakabilme becerisine sahiptir. Amaç, araç ve sonuçları doğru ve tarafsız değerlendirir. Doğru sonuçları paydaşlarıyla paylaşır. Uzun süreli hedefler koyar.

Mantıklıdır. Problem çözme yetenekleri gelişmiştir. Problemler karşısında bahaneler üretmez. Başkalarını engel ya da hedef göstermez, suçlamaz. Doğru zamanlarda doğru kararlar verir. Soğukkanlılıkla çözüm üretir.

Adalet duyguları gelişmiştir. Kararlı, dengeli ve açık sözlüdür. Yıkıcı değil, yapıcıdır. Gösterişten uzak ve alçak gönüllüdür. Sistemden çok insan odaklıdır. Düşüncelerini dayatmak yerine sorgular, herkes için doğru olanı bulmaya çalışır.

Kendinden emindir. Koordine etmeyi bilir. Yetkileri dağıtır, paylaşır ve güvenir. Olumsuz sonuçlarda sorumluluk üstlenir. Öz eleştiri yapar ve eleştirilere açıktır. Başka fikirlere daima açıktır ama temkini elden bırakmaz.

Öğrenme isteği süreklidir. Çok yönlü düşünür. Sorular sorar. Olaylara ve durumlara farklı bakış açıları getirir. Bu durum bazıları tarafından kabullenilemese de gerçekte güven ve hayranlık oluşturur. Güvenilirdir ve güven verir.

Emir vererek konuşmaz. İnsancıldır. Sosyaldir. Güce dayalı otorite kurmaya çalışmaz. Saygınlığı makam, yetki ve güçle değil; adalet, zeka, beceri, güven, çözüm odaklı olma, doğru iletişim kurma ve saygı gösterme… gibi nitelikli kişilik özellikleriyle oluşturur.

Şimdi iki elimizin parmak uçlarını göbeğimizin önünde birleştirip, bir daha bakalım mı?..

Şaban BALTACIOĞLU