Vatan için toprağa düşmüş tüm şehitlerimize rahmet diliyorum. Gazilerimize şifa ve bundan sonraki hayatları için kolaylıklar temenni ediyorum. Şu anda görevinin başında olan vatan savunmasındaki tüm askerlerimizin Allah yardımcısı olsun…
Savaşlar insanlık tarihinin önemli yıkımlarıdır. Savaşın kazananı olmaz. Ancak var olan bir gerçek de vardır ki insanlar tarih boyunca hayatta kalma mücadelelerinde kendileri dışında bir çok faktörle savaşmak yanında, hegomanyalarını kabul ettirmek, kendileri için daha iyisini elde etmek, farklılıkları kabul edemeyip yok etmek gibi sebeplerle birbirleriyle de savaşmışlardır.
Savaş kaçılmazsa, amaç girişilen savaşı kazanmaktır. Bu savaş milletler arasında yapılıyorsa savaşın fiili olarak içinde olan ve olmayanlar bu savaşların doğal olarak birer parçasıdır ve tarafıdır. Öyle olmalıdır.
Özellikle sosyal medyada üzülerek görüyoruz ki, sahada yürütülen savaş dışında ülke insanlarımızın kendi aralarında yürüttükleri bir savaş var. Herkes savaş uzmanı, herkes fikir sahibi, herkes karar mercisi gibi.
İnsanlar takım tutar gibi tuttuğu siyasi partilerin yaklaşımlarının savunuculuğuyla bir birini vatan hainliği ile suçlama gayretiyle ikiye, üçe bölünmüş bir çatışma içinde. Her savaşın hainleri olabilir. Ancak önemli kitleler birbirini hainlikle suçluyorsa orada önemli sıkıntılar var demektir. Yönetimler gelir, gider. Devletler ve o devletin asli unsuru milletler kalıcı olmalıdır. Millet adına sürdürülen savaşlarda da savaşın başarıyla sonuçlanması asıl amaç olmalıdır.
Bu durumda herkes asgari müştereklerde buluşmak zorundadır. Milletin bütün kurumları ve halk aynı amaç etrafında toplanmalıdır. “Ben onunla görüşmem.” “Siz olmazsanız olmayın.” gibi anlayışlar kazanılmış bir savaşı bile taçsız bırakabilir.
Hamaset, bağlı bulunanların duygularını lehinde tutmanın en kolay yoludur. Ancak gerçekliklerle hareket edilmesi doğru sonuçları oluşturur. Günümüzde gücü akıl ve teknoloji belirliyor. Güç anlatılmaz, gösterilir. Sahada gücün kadar var olunur, laflar kadar değil…
Benim de içimde kükreyen cümleler var. Herkese bir şeyler söyleyebilirim. Sahada ölüm kalım mücadelesi verirken Mehmetçiklerimiz, sosyal medya üzerinden bir birlerini suçlayan, aşağılayan, edepsiz küfürler savuran varlıkları üzülerek görüyorum. Herkes pimi çekilmiş bomba gibi… Herkes rast gele fırlatabilir. Maharet bu değil. Pimi çekilmiş bombayı sabrınla parmaklarının gücü yettiğince avuçlarında sıkıp tutabilmektir maharet. Şehit ailelerinin ciğerlerine hapsettikleri acılar gibi…
Gerçekliğin dışındaki gölgelerin gücünü toplayıp Hi-Man böbürlenmesi, kendi içimizdeki yıkıntıların yapay dışavurumları olarak kalacaktır.
Fotoğraflarda kalan gülen yüzler solmuş, soğumuş ve yürekleri yakarken; gülebilen yüzler, sosyal medyanın arpacık soğanı silahşörlerinin balçık kokulu ahkamları ve küfürleri yeni şarapneller olarak saplanır yüreklere…
Allah ordumuzu muzaffer eylesin!...
Şaban BALTACIOĞLU - BEŞ KÖŞE