Düşündüm de Kumluca yakasına ulaşmak için kaç kapı var diye…

Gödene Yolu, yaylalar üzerinden Kemer’e de varırsınız, Antalya’ya da… Sonra aynı yolların güzergâhından da Kumluca Ovasına düşersiniz…

Hasyurt Yolu, Kumluca’dan, Finike’ye ve Gödene’ye sapmadan direk olarak gittiğinizde de Elmalı üzerinden Korkuteli’ne ve Antalya’ya varırsınız… Yine bu yol sizi Muğla’ya kadar da götürür… Adı Yayla Yoludur… Aynı güzergâh sizleri Denizli üzerinden de Ege’nin kapılarına dayanırsınız…

Firike Yolu, Belki en işlek yol budur. Sahil yolu olarak biline bu yol sizleri baştanbaşa Likya serüvenine tanık yapar; Truva’ya kadar dayanır… Yine aynı güzergâhlardan da Kumluca’ya varılır…

Peki her bir üç kapının Kumluca’ya giriş serüveni var mı?

Elbette eskiden vardı…

Buraları Kent Kültürüne dahil eden Rhodiapolisliler, Korydallalılar, Arykandalılar, Gagaililer, Melanippeliler vardı… Ve o kentin sakinleri tam beş bin yıl öncesinin öykülerin bıraktılar bizlere…

Her şeyden önemlisi; Rhodiapolis’in dünya çapında önemli kişisi Opramoas’ın sesinin yankılandığı bu kentlerde adına şahsına saygı duyulacak bir öykümüz var mı?

Hayır…

Kent bir karmaşadan ibaret…

Güneşin bu kadar cömert olduğu bu yakalarda, suyun yalamadığı yakasın olmadığı bu bölge Karmaşanın Sarmalında bir gidiyor bir geliyor…

Çöpünü bile doğru dürüst toplayamayanlar; “Folklorik Deve Süsleme”sinden medet umuyor… Küçümsediğimden değil… Sadece kentin sorunlarına bir “bütün” mantık çerçevesinden bakılamayışından…

Yeni bir belediyecilik anlayışı, pardon kibri ortaya çıktı… Gelenin gidenin fotoğrafı çekiliyor ve bir güzel gözümüzün önüne boca ediliyor…

Kimse de; bana ne, bize ne demiyor…

Kumluca’ya faydası ne diye düşünmüyor…

İşin garip tarafı bu bölgede gazeteci!yim diyenler de aynı şeyi yapıyor… Gelenin gidenin fotoğrafını çekiyor… Yayınlıyor…

Gazetecilik bir mahrem mesleğidir…

Haber Kaynağı’nı ifşa etmez…

Temel kuraldır…

Neyse biz yine Kapılara gelelim…

Üç kapısından giriş yapıyoruz Kumluca’ya…

Gözlerimiz boğuluyor… Ellerimiz titriyor ve bir adım bile atamıyoruz…

Bu yazıyı okuduktan sonra lütfen, bir giriş yapın her üç kapıdan da…

Eğer bana hak vermezseniz anında Özrümü Dilerim…

Kumluca’nın sorunlarını bir bütün olarak göremez isek…

Ağaçlarını kaybeder… Ormanlarını kaybeder…

Zaten meyve bahçeleri Ranta Kurban gitti…

Sıra ormanlarına mı geldi?

Kafanızı kaldırıp ormanlara doğru bir göz atın…

Bir de nara atın…

Hakkınızdır…

Vesselam…