Bu yıl dünyanın bir çok ülkesinde seçimler yapılacak ve vatandaşlar sandık başına gidecek. Tüm bu seçimlerin yapılacağı ülkelerin en başında, Türkiye'de yapılacak seçimler en önemlisi olarak değerlendiriliyor.
Economist'ten, Financial Times'e dünyanın bir çok gazete, dergi ve televizyonlarında 14 Mayıs'ta yapılacak seçimler ile ilgili analiz ve yorumlar ele alınıp, konuşuluyor. 2023'te dünyanın en önemli seçimi Türkiye'de olacak diyen Bloomberg yazarı Bobby Gosh'un yaptığı analizinde, 14 Mayıs seçimlerinin, dünyanın dört bir yanındaki jeopolitik ve ekonomik durumu da şekillendireceğine dikkat çekildi. Dünyada yaşanan sorunların çözümünde Türkiye'nin oynadığı rolün, Tayyip Erdoğan'ın iktidarda kaldığı sürede elde ettiği başarıları kanıtladığını belirten Gosh, yapılacak seçimlerin ne kadar önemli olduğunu şu şekilde değerlendiriyor;
“Buna rağmen, yurtiçinde ve yurtdışında, seçim beklentileri karışık duygular uyandırıyor. Ve 15 Mayıs’ta gitmesini dileyenler, bundan sonra kimin veya neyin geleceği konusunda iyimser olamazlar”.
Avrupa ve Amerika,S_400'ler, mülteci sorunu, İsveç'in NATO üyeliği, Yunanistan ile yaşanan gerilim, ABD'nin YPG'ye yaptığı silah hibeleri ve bunun sonucunda suç ortaklığı ile suçlanması, savunma sanayiindeki gelişmeler, teknolojik hamleler, doğal kaynakların devereye alınması ve daha başka konularda gerilimlerin yaşanmasının akabinde, Batı'nın Erdoğan'ın gidişinden memnun kalacağı apaçık ortada iken, tüm bunları gözönüne alması gerekenin Türk seçmeni olduğu apaçık ortadadır.
Ekonomi konusunda atılan adımların aynı paralelde devam etmesi ve karşılığının alınması konusunda, riske girmenin mantıksız olacağını, sağduyu sahibi herkes öngörmekteyken, Altılı Masa’nın Türkiye'nin ekonomik gidişatına dair açık bir strateji sunmadığı, CHP’nin geçtiğimiz aylarda açıklanan Vizyon Belgesi’nin eksik kaldığına vurgu yapılıyor.
14 Mayıs'ta seçmen, kabuğunu kırmaya çalışan ve planla hareket eden bir ülke olarak, ya Beştepe'nin işlevine uygun oy kullanacak, ya da 91 yıl önce tamamlanan Çankaya ısrarına geri dönerek seçimini yapacak.
% 7'lik potansiyeli olan bir partiyi bile, % 65 gibi gösteren kamuoyu araştırma şirketlerinin algısı da başarılı olamıyor. Her seçim öncesinde yaptıkları araştırma sonuçlarıyla gerçekler bambaşka çıkan bu şirketlerin, bu seçim sonrasında da faaaliyetlerine devam edip etmeyeceklerini merak etmemek elde değil.
Nevruz'da HDP adına konuşma yapan Ahmet Türk'ün beklentileri, altılı masanın protokolünü açığa vurmaktan öte geçemiyor. Altılı masanın yüzde elliyi tamamlamak için verdiği sözler ve ittifak ortaklarının imza yetersizliği durumunda takınacağı tavır karşısında oluşacak kargaşanın yaratacağı sonuç, hiç bir zaman seçmenin lehinde olmayacaktır. 2002 öncesi ikili-üçlü koalisyonlarda bile anlaşmazlıkların yaratttığı sonuçlar ve sık sık seçim yapılmak zorunda kalınması bile, başlı başına bir handikap. Türk seçmeni ferasetiyle bu seçimde de en güzel kararı verecektir. Yeter ki şuurumuzu kaybetmeyelim ve bilincimizi diri tutalım. Yapacağımız seçimin sonucuna kim sevinecek, kim üzülecek ikileminde, en doğru kararı verelim.
Sonuç itibarıyla, şu ayrıntının önemini de göz önünde bulunduralım; “Seçim sonuçlarını umutla bekleyen Batılı liderler ve Türkiye düşmanları, Türkler oylarını kullanana kadar diken üstünde oturmaya devam edecek”.