Telefonum çalıyor… Kısık bir ses… Utana sıkıla “kendi kapının önündeki yolu yazmamışsın...” Geçenlerde yazdığım “ÜÇ KAPI KUMLUCA BİR DE KARMAŞA” başlıklı yazı için konuşuyor…
Ben de kendisine bu yol çoktan yol olmaktan çıktı… Buralar artık bir inşaat mezarlığına dönüştü… Ağaçlar kan ağlıyor, bahçeler can çekişiyor… Her yeri kepçelerle kazıp toprağı yok ediyorlar, üstüne beton döküyorlar…
Adrasan Kumluca yolundan söz ediyorum… Yani dördüncü kapıdan…
Bir çeyrek asrın fazlasını yaşadığım Adrasan, kalleşler geçidinin tuzağında boğuluyor… Toprağı, dağı, taşı, denizi “Aksırıncaya kadar tıksırıncaya kadar…” yeniliyor… Bitiriliyor…
Portakal çiçeğinin kokusundan mest olurken şimdilerde kesif bir baca dumanı yükseliyor…
Bir zamanlar, “Adrasan Ranta Kurban Gitmesin” adındaki gönüllülüğümüz, “Adrasan Sakin Şehir Olsun” olmuş ve tüm dünya çapında da bir kampanyaya dönüşmüştü…
Adrasan’ın tam ortasında yer alan “sazlık alan” ise haramilerin eline düşmüş betonla kaplanmış bir park alanına dönüştürülmüş… O canım sazlık alan Adrasan denizinin sigortasıydı… Suyu filtre edip temiz suyu salardı denize…
Su da çürüdü… Tuz da çürüdü…
Adrasan ekosisteminin halkaları birer birer yok oldu gitti… Deniz kokmaya, balıklar yok olmaya, kuşlar da gözükmemeye başladı…
Bir şiirimde şunları yazmışım:
Şehrime haram ölüm biçme
Gün olur sevgi de ağlar
Sevda da,
Helal kelimelerim var rüzgardan
Başağımın boynuna leke sürme
Köküne zehir dökme
Güneşle yoğurduğum ufkumu krletme
Ufkum güneşte
Şehrime haram bedel biçme
Yerçekimi yanlış çalışıyor bu saatte
Yağmıyor yağmur
Suyun kaldırma kuvveti de yanlış çalışıyor
Bu zaman diliminde
Ovasını, yaylasını kurutma
Unutma ki;
Şehri sevmek aidiyet kazanmaktır.
Vicdanına iyi şeyler yazmaktır.
Yine bir şiirimde de “Kalleşler Geçidi”ni yazmış ve:
Sisli, silik bir sabah
Yer Adrasan Sazlığı
Kanadı kırık bir kuş
Rahmetini arıyor gecikmiş bir ayette
Sisli, silik bir sabah
Yer bir annenin yüreği
Ağlamaklı bir çocuğu giydiriyor
Okul yoluna
O da rahmetini arıyor gecikmiş bir ayette
Sisli, silik bir sabah
Yer bir babanın omuzu
Hasta bir çocuğun
İlacını düşünüyor düşünde
Rahmetini arıyor gecikmiş ayette
Sisli, silik bir sabah
Yer kalleşlerin kirli elleri
Ne kuşu
Ne anneyi
Ne de babayı düşünüyor.
Rahmetini yok ediyor
Olmayan ayetinde.
Vesselam…