KPSS sınavından çıkan üniversite mezunu kardeşlerimiz, sınavdaki Türkçe sorularını görünce afallamışlar. Kendilerini bir yabancı dil sınavında sanmışlar. Sosyal medyaya ilginç yorumlar düştü. Merak etmeyin yorumları Türçe yapmışlar.

İşte bazıları:

*Cavıra sorar gibi sormuşlar.

*Bu Türkçe sorularını Ahmet Yesevi veya Kaşgarlı Mahmut’a hazırlatmışlar.

*Meğer biz Türkçe bilmiyormuşuz yav.

*Bu saatten sonra yurt dışına gidip Yunus Emre Enstütüsü’nde Türkçe öğrenmeye başlayacağım.

Bizim konuştuğumuz dil başkaymış meğer.

*Türkçe sorularını ilk okuyuşta anlayan Hocam, sen atanmayı çoktan hak etmişsin. Ben anlayabilmek için en az üç defa okudum.

*Bir tane kolay soru vardı “ünsüz benzeşmesi”, o da ünlü daralmasıymış.

*Türkçe sorularını çözmeye çalışırken İngilizce okuyup Fransız kaldım.

*Türkçe sorularının yanında, ahiret soruları kolay kalır.

*Türkçe sorularının şıkları arasında hiç sosyal mesafe yoktu.

Türkçe sosyal medya aforizmalarından öğrenilmez. Her ne kadar anlam derinliği olsa da bu derinlik düşünseldir. Yazım kurallarına dikkat edilmez bu yazılarda. Çünkü Türkçe’nin kuralları bilinmez.

Kamyon arkası yazılar hoşumuza gidebilir belki. Ancak bu yazılar editör elinden geçmez. Yazım hatası yapma kaygısı taşımayan tabelacı kardeşlerimiz tarafından yazılır ve asılır.

Arap ve Osmanlıca hayranlığıyla, Batı dilleri kaynaklı sözcükleri sokuşturma rüküşlüğüyle Türkçenin canı çıkartılırsa, kuralların da desteklediği anlam derinliklerine ulaşmak mümkün olmaz.

Kitap okuma alışkanlığı olmayan, edebiyatın “e”sini sınav endişesinden okumuş, eline kalem alıp iki satır özgün cümle kurmamış toplumumuzda; klavye başı edebiyat parçalama zorlamalarıyla Türkçe gelişmez. Hatta bozulur, yozlaşır, hatalarla anlaşılmaz hallere gelir.

Tabi şöyle de bir Türkçe sorusu var ki, buyrun burdan yakın; “Kolektif imgelem ve varsayımının icatlarına inanmanın getirdiği konfor ve iktidarı”

Ne anlatılmak istendiği soruluyor? Tabi metnin önü arkası da var.

Sahi ne anladınız?

Seçeneklerde kavramların çağrışımı yoluyla anlatılmak isteneni bulabilirsiniz. Bu soruyu doğru cevaplamış olmanız önemli değil. Türkçenin bir sorusu olması önemli bence.

Kamyon arkası yazılar arabeskin dibine vururken sadece duygularımız değil Türkçemiz de arabeskleşir. Şimdilerde biraz daha “modernize” edilmiş:

*I like I like dolaşıyorum.

Gülelim mi, üzülelim mi?

Yazmak, güzel bir alışkanlıktır. Ancak yazmanın kuralları vardır. Yazmak için dili iyi bilmek, doğru kullanmak gerekir.

Türkçe; anlama, anlatım ve dilbilgisi olarak üç bölümde öğrenilir. Okumazsak, sözcük dağarcığımızı geliştirmezsek, bilgi birikimimiz olmazsa iyi anlayamayız ve anlatamayız. Günlük konuşmalarımızda iyi kötü anlaşıyoruz. Seviye biraz yükselince anlaşmalarda bile sıkıntı yaşıyoruz.

Konuştuğumuz dilin temel kurallarını bilmezsek, anlatmaya çalıştığımızı doğru ve etkili anlatamayız.

Yazmak, anlamak ve anlatmak için önce bolca okumak gerekir. Dinlemek yeterli değildir.

Yazmak için de dilin kurallarını bilmek gerekir.

Öğrenmenin yaşı olmaz. Haydi okumaya başlayarak öğrenmeye başlayalım. Birbirimizi daha iyi anlayalım…

En önemlisi Türkçe konuşalım, Türkçe yazalım…

Şaban BALTACIOĞLU