Sevgili Okuyucularım, herkese Merhaba, ofis yoğunluğu, ev-iş koşuşturması, söz-nişan telaşı derken uzunca bir süre olmuş görüşmeyeli, 3 ayı devirivermişiz. Şimdi yeniden yazmaya devam edeceğim inşallah.

Bizim hedefimiz dengeli beslenmek ve uzun vadede sağlıklı yaşamak… Kısa süreli yapılan diyetler kalıcı değildir. Hayatınızda küçük değişikliklerle büyük farklar yaratabilirsiniz.

Sevgili okuyucularım, bana son zamanlarda sık sorulan sorulardan biri de ‘’Alkali diyetler’’ oluyor. Bu nedenle bu hafta size Alkali diyetlerden bahsedeceğim.

ALKALİ DİYET

Bu diyet diğer diyetlerden farklı olarak, vücuda yağ, karbonhidrat, protein ve vitaminlerin ne kadar alınacağı değil, vücudun genel iyilik ve sağlık halini belirleyen asitlik-alkalilik dengesi üzerinde durur. Organizmada yaşam, organizma ve hücrelerin içindeki ve çevresindeki pH düzeyine bağlıdır. pH 6-7 arasında olmalıdır. pH 6’ nın altına düştüğünde toprak asidik olur; bu toprakta kalsiyum ve magnezyum azalmış olabilir, pH›7 ise toprak artık kullanılamaz. Modern yaşamda diyetler ; magnezyum, potasyum ve posadan fakir; doymuş yağ, şeker ve sodyumdan zengindir.

Alkali beslenme düzeninde; sebze yoğunluklu beslenmeye bağlı olarak; potasyum ve posa alımı fazla, yağ alımı düşük, protein ise belirsizdir. Buna bağlı olarak; zayıflama amaçlı kullanımının popülaritesi artmıştır. Ancak bu konuda yapılan çalışmalar, bu sonucu desteklememektedir.

ALKALİ DİYET GERÇEKLERİ

  • Alkali diyette idrar renginin açık renk olması ön planda tutulmuş ve bunun nedeni için tüketilen yiyeceklerin asit yada alkali olmasına bağlanmıştır. Halbuki idrarın rengini belirleyen yiyeceklerin asit yada alkali olması değil, içilen suyun/sıvının miktarıdır. Yeterince su veya sıvı alındığında idrar rengi açılır, alınmadığında ise koyulaşır ve keskin bir koku oluşur.
  • Alkali diyetin, sağlıklı beslenmeden ayrıldığı en önemli nokta, öğün sayısı ( 3 ana öğün ve 2-3 ara öğün) ve öğünlerde önerilen besinlerin miktarıdır.
  • Alkali diyetin uzun vadede vücuda etkileri bilinmemektedir.
  • Türklerin beslenme alışkanlıklarına, gelenek ve göreneklerine uygun değildir.
  • Alkali diyette, diüretik (idrar söktürücü) etkisi olan bitki çaylarının ve yeşil çayın sınırsız verilmesi, vücuttan su ve elektrolit kaybedilmesine ve asit baz dengesinin bozulmasına yol açar.
  • Protein, kalsiyum ve elzem yağ asitlerinden yetersiz bir beslenme düzeni olduğu için, uzun süre uygulanmasının sağlık için zararları olabilir. Ülkemizde özellikle demir ve B vitamini yetersizliği yaygın bir sağlık sorunudur. Alkali bir beslenme düzeninde, bu vitamin ve mineraller sağlanamaz. 

         

Sevgili okuyucularım, proteinden zengin yiyecekler, fosfor ve kükürtten de zengin olduklarından, asit oluşturan yiyeceklerdir. Sebze ve meyveler ise, inorganik tuzlar daha çok bulunduğu için, baz oluşturan yiyeceklerdir. Diyetin asit veya baz oluşturan yiyeceklerden zengin oluşu , kanın nötr durumda kalmasını etkilemez. Diyette çok fazla asit veya baz oluşturan yiyecek bulunsa bile, kanın asit veya alkaliye dönüşmesine yol açmaz. Bunun nedeni, vücudun kendi kendini korumasındandır.

Vücut asit baz dengesinin bozulması durumunda elektrolit anormallikleri ve ölüm bile oluşabilir. Alkali diyet ‘Sağlıksız bir diyettir’.

Yazımı burada sonlandırırken herkese sağlıklı günler diliyorum.