Kara yollarında trafik denetimleri sıklaştırıldı. Hız sınırlamaları tabelaları dikildi. EDS’ler kuruldu. Trafik cezaları arttırıldı.

Yeni yılla birlikte çevreyi kirletenlere, evinde fazla gürültü yapanlara, egzoz muayenesi yaptırmayanlara cezalar arttırıldı. Çevreyi korumak için poşet paralı olmuştu. Poşetten para almayanlara para cezası uygulanacak.

Vergi toplamak için önce ceza uygulanıyor. Sonra uzlaşma yoluyla tahsil edilmeye çalışılıyor. Denetimler sıklaştırılıyor.
Adi suçlarda para cezasıyla birlikte hapis cezası veriliyor. Sonra paraya çevrilip serbest denetim uygulanıyor. Kamu hizmeti cezaları imzadan ibaret kalıyor.

Cezalar… cezalar… cezalar…. Ve arttırılan cezalar…
Cezalar ne kadar arttırılırsa arttırılsın, kuralsızlıklar devam ediyor. İnsanlar hala kırmızı ışıkta geçiyor. Radara ve EDS’lere yakalanıyor. Çevreyi kirletmeye hatta talan etmeye devam ediyor.Emniyet kemerini, kaskı polisi görünce takıyor. Ya da takmayıp kendi yaşamını riske atıyor.

Hala insanların ve devletin malları çalınıyor. Dolandırıcılıklar, soygunlar devam ediyor. Aile içi şiddet, toplumsal şiddet, kadına şiddet tırmanıyor.

Hoşgörüsüzlük, saygısızlık,kayırmacılık,hile saldırganlık diz boyu…

Özgürlüğün değerini bilmeyen, esaretin sancısını hissetmez.
Hapis cezaları bile caydırıcı olamıyor bazen…

Bütün bu olumsuzlukların evrensel bir adı var. Ahlaksızlık…
Devlet, elbette toplumu ve kendini korumak için koyduğu kurallara uymayanlara ceza uygulamalı. Bu cezalar caydırıcı da olmalı. Denetimler de iyi yapmalı.

Ancak “eğitim” dediğimiz kocaman bir sistem var. Bu sistem mutlaka daha etkin kullanılmalı.

Eğitimin tariflerinden biri şöyledir :Yeni kuşakların toplum yaşamında yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları edinmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine yardım etme.

Eğitim ailede başlar. Çocuklarını “Hadi amcaya bir sövüver oğlum.” anlayışıyla eğiten ailelerden, eğitimli nesiller yetişmiyor. Eğitimi meslek sahibi olabilmek olarak gören, akademik başarı odaklı okullarda eğitim ikinci planda kalıyor.” Değerler Eğitimi” yalnızca duvarları süslüyor. Sayısı arttırılan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinin, “ahlak” ne yazık ki topal kalıyor. Sınav odaklı verilen bilgileri ölçmek için LGS’de “Haç’da ihrama nasıl girileceği” soruluyor.

Çocuk ailede okulda ve toplumda hoşgörü görmezse hoşgörülü olmaz. Gerekli ve doğru sevgiyi görmezse sevgi duyamaz. Toplumun huzursuz gençler olarak, benliklerini düzenleyememiş yetişkinler olarak aramıza karışır.

İnsanlar iyiliğin, hoşgörünün, sevginin, saygının, yalnızca dinin emri değil; insanlığın gereği olduğu bilincine ulaşmazsa birey olamaz. Birey olarak toplu yaşamanın kurallarına uyum sağlayamaz. Benliklerinden ve bencilliklerinden kurtulup, başkalarının haklarına, hukuklarına ve özgürlüklerine saygı duyamaz.Her hakkın kendisinde olduğunu zanneder.Kendi özgürlüklerini sınırsız kullanırken başkalarının özgürlüklerinin farkına varamaz. Adalet ve eşitlik inançlarda sağlanamazsa adil olunamaz.

Tepeden tırnağa eğitim şart…
İnsanların ihtiyaç duyduğu ve yine insanların keşfettiği doğru eğitim…
Düşünen bir varlık olan insanlar düşünmeli.
İnsanlar, “insan” olduğunu bilmeli…

Üflenerek harlanan ateşin,
Her solukta kül olur tükenir közü
Tükürülmeden arlanan kişinin
Her bakışta gül olur özlenir yüzü...(ŞB)

BEŞ KÖŞE
ŞABAN BALTACIOĞLU