Araştırmayı, okumayı, insanlara bir şeyler öğretmeyi çok sevdiğim için bu köşede, Pembe Önlüklü Diyetisyen köşesinde yazmaya başlarken; çok sevdiğim yazma eyleminin sadece sosyal medya üzerinde kalmayıp, gazetede de basılacağı için çok sevinçliyim. Her hafta cumartesi günleri olmak üzere haftada 1 kez sizlerle görüşeceğiz. Yazılarımı yayınlama nezaketi gösteren İnanç Kutlu Bey’e, desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen sevgili aileme teşekkür ediyorum.
Okan Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü mezunu olarak mesleğe başlarken içtiğim andı hakkıyla yerine getirmek için yazılarımda, sizlerle sağlıklı beslenme, metabolik rahatsızlıklarda beslenme, anne-bebek, sporcu ve adölesan beslenmesi, diyetteki doğru-yanlış uygulamalar, soru- cevaplı bölümlere ve sizden gelen istekler doğrultusunda devam edeceğim.
Obez miyiz?
Çağımızın hastalığı obezite. Gelişmiş ülkeler başta olmak üzere tüm dünyada obezite prevalansı gittikçe artmaktadır. Araştırmalara göre her 3 kişiden 1’i obez. Hatta Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) raporlarına göre 2020’ye kadar her 3 kişiden 2’sinin obez olacağı tahmin ediliyor. Bu durumun oluşmasında çevresel ve genetik faktörler, aktivite düzeyimiz etkili elbette. Fakat en önemli etken ise hatalı beslenme alışkanlıklarımız. Enerji yoğunluğu fazla olan besinlerin tüketimi, hazır besinlerin yaygınlaşmasıyla birlikte oluşan tüketim, büyük porsiyon ölçüleri maalesef obeziteye davetiye çıkarıyor.
Obeziteyi saptamak için bir çok yöntemler kullanılıyor. Bunlardan en yaygını BKİ (Beden Kitle İndeksi) ve bel çevresi ölçümüdür. BKİ, kişilerin kilolu ya da obez olarak sınıflandırılmasında kullanılan kolay ve maliyeti olmayan bir yöntem. BKİ’ne göre kilomuzu, boyumuzun metre karesine böldüğümüzde çıkan sonuç;
18.5 kg/m2’nin altında ise zayıf
18.5-24.9 kg/m2 arasında ise normal kilolu
25-29.9 kg/m2 arasında ise kilolu
≥30 ise obezite
30-34.9 kg/m2 arasında ise Obezite basamak 1
35-39.9 kg/m2 arasında ise Obezite basamak 2
40 kg/m2 üzerinde ise Obezite basamak 3
şeklinde Dünya Sağlık Örgütüne göre şişmanlık sınırımızı belirliyor.
Bel çevresi ölçümünde ise; erkeklerde bel çevresinin 102 santimetre, kadınlarda da 88 santimetrenin altında olması önemli. Eğer bu miktarın üzerinde ise, Tip 2 diyabet, LDL kolesterol ve trigliseritte dalgalanmalar, hipertansiyon ve kardiyovasküler hastalıkların gelişmesinde risk olarak kabul ediliyor.
Sonuç olarak obezitenin yaygınlığı çok ciddi rakamlara ulaşırken, tedavisinde ise ağırlık kaybını sağlayan diyet tedavisi, cerrahi uygulamalar, fiziksel aktivitenin arttırılması yani aslında davranışlarımızın değişikliği sağlanmalıdır.
Haftaya yazımda obezitede sağlıklı beslenme, davranış değişiklikleri üzerine konuşacağız. Sağlıklı günler dilerim.
instagram: pembeonlukludiyetisyen