Nergis çiçeği zarafetiyle ve büyüleyici kokusuyla bizi mest etmeye devam ediyor. Her yerde karşımıza çıkabiliyor; Gelidonya Feneri’ne bir yürüyüş sırasında, pazarda alışveriş yaparken veya ziyaret ettiğimiz bir evde ya da işyerinde…
Çoğumuzun kafası hayatın getirdiği telaşelerle ve sorumluluklarla bir hayli meşgul. Yanından geçtiğimiz nergisleri kaçımız fark ediyoruz? Otomatik pilotta akıyor hayat. Sadece güzel olanı değil, çoğu zaman çirkinlikleri de fark etmiyoruz üstelik. En kötüsü de bu şüphesiz. Peki bu kanıksama halinden nasıl kurtuluruz? Cevabı kuşkusuz ‘Sorgulamak’ta saklı…
Dış dünyayı anlayabilmek için önce kendimizi, iç dünyamızı, keşfetmemiz gerekiyor. Yaşadığımız duyguları, düşünceleri ve alışkanlıkları acaba yeterince ve önyargısız olarak değerlendirebiliyor muyuz? Bizde mutluluk, öfke, korku, vb. duyguları uyandıran anları hakkıyla tahlil edip, verdiğimiz tepkilerin altında yatan gerçek nedenleri bulabiliyor muyuz? Başkalarını eleştirdiğimiz kadar kendimizi de eleştirebiliyor muyuz?
Tutarsızlıklarımızla barışmak, kendi farkındalığımız açısından büyük bir adım olmakla beraber, yakın çevremizdekilerin de kuşkusuz çok hoşuna gidecektir. Belki de hayata dair atacağımız en önemli adım kendimizi sorgulamakla başlar…
Kendi iç dünyamızda başladığımız yolculuk, kaçınılmaz olarak, toplumsal dinamikleri de sorgulamaya iter. İnsan gibi toplum da sürekli değişir. Değer yargıları, beklentiler, alışkanlıklar ve inançlar zamanla evrilir. Toplumsal dinamikleri sorgulamak belki de içsel yolculuğumuzdan daha mühimdir çünkü hepimizi ilgilendirir. Yıllardır hep aynı siyasi, sosyokültürel ve ekonomik sorunları tartışıp duruyoruz. 50 sene önceki ve bugünkü gazete başlıkları ne kadar da birbirine benzer: anayasa, özgürlükler, enflasyon… Sorunlarını çözemeyen bir toplum olmamızın sebebi acaba yeterince sorguluyor olmamamızda mı yatıyor?
Sorgulamak, bireyin iç dünyasından başlayıp, toplumsal dinamikleri şekillendirmeye kadar giden bir yolculuktur. Bireysel farkındalığı artan insan toplumsal değişime de öncülük eder. Hayat anlam kazanır. Sokrates “Sorgulanmamış bir hayat yaşanmaya değmez” der. Sorgulamak, hayatın hakkını vermektir…